Post on 11-Dec-2020
T.C.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
VENTİLASYON TÜPÜNÜN ODYOLOJİK BULGULAR
YÖNÜNDEN GEÇ DÖNEM ETKİLERİ
Fzt. Özge KORKMAZ
Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Programı
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ANKARA
2010
T.C.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
VENTİLASYON TÜPÜNÜN ODYOLOJİK BULGULAR
YÖNÜNDEN GEÇ DÖNEM ETKİLERİ
Fzt. Özge KORKMAZ
Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Programı YÜKSEK LİSANS TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Doç. Dr. Gonca SENNAROĞLU
ANKARA
2010
i
TEŞEKKÜR
Yazar, bu çalışmanın gerçekleşmesine katkılarından dolayı, aşağıda adı geçen
kişilere içtenlikle teşekkür eder.
Canım annem Serap Gedik ve babam Yusuf Gedik hayatımın her aşamasında olduğu
gibi bu dönemde de beni yalnız bırakmamışlar, varlıklarıyla ve sevgileriyle bana güç
vermişlerdir.
Sevgili eşim, hayat arkadaşım Hakan Korkmaz hayatıma girdiği andan itibaren beni
tüm kalbiyle desteklemiş, büyük bir anlayış ve sabırla yanımda olmuştur.
Biricik kardeşim İlkan Gedik her zaman olduğu gibi bu süreçte de hayatıma renk
katarak bana destek olmuştur.
Manevi annem Saadet Korkmaz ve manevi babam Sait Korkmaz eğitimim süresince
hep yanımda olmuşlardır.
Sayın Doç. Dr. Gonca Sennaroğlu, tez danışmanım olarak çalışmaya yol gösterici
katkılarda bulunmuş, değerli bilgilerini paylaşmıştır.
Sayın Prof. Dr. Erol Belgin yüksek lisans eğitimim süresince değerli bilgilerini,
deneyimlerini ve manevi desteğini esirgememiştir.
Sayın Prof. Dr. Soner Özkan, eğitimim süresince değerli bilgilerini ve deneyimlerini
paylaşmıştır.
Sayın Prof. Dr. Levent Sennaroğlu çalışmaya yol gösterici katkılarda bulunmuştur.
Sayın Doç. Dr. Ahmet Ataş değerli bilgilerini paylaşarak bu çalışmanın
oluşturulmasında yol göstermiştir.
Değerli Hocam, Sayın Uzm. Ody. Burak Öztürk tez çalışmam ve eğitimim süresince
desteklerini esirgememiş ve içtenlikle bilgilerini paylaşmıştır.
Sayın Doç. Dr. Aydan Genç, Doç. Dr. Songül Aksoy ve Yrd. Doç. Dr. Bilgehan
Budak eğitimim süresince değerli bilgilerini paylaşmışlardır.
Sayın Dr. Maviş Kayıkçı ve Dr. Didem Türkyılmaz eğitimim süresince bilgilerini ve
desteklerini esirgememişlerdir.
Sevgili arkadaşlarım Alev Pektaş, Handan Turan Dizdar, Dilek Demiral, Arzu Kırbaç
ve Zeynep Yılmaz desteklerini esirgememişler, hep yanımda olmuşlardır.
Sayın Dr. Münir Demir Bajin ve Ar. Gör. Harika Gözde Gözükara çalışma süresince
yardımlarını esirgememişlerdir.
ii
ÖZET
Korkmaz, Ö. Ventilasyon tüpünün odyolojik bulgular yönünden geç dönem
etkileri. Hacettepe Üniversitesi Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Programı
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010. Efüzyonlu otitis media, akut bulgu ve
semptomlar olmaksızın orta kulak boşluğunda sıvı birikmesi ile karakterize,
çocukluk çağında sık rastlanılan bir hastalıktır. Tedavi edilmediği takdirde kalıcı
işitme kaybı gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir. En yaygın kullanılan
tedavi seçeneklerinden biri ventilasyon tüpü uygulamasıdır. Ventilasyon tüpü ile
efüzyonlu otitis medianın tedavisinde başarı sağlanmasına rağmen bu uygulama
birçok komplikasyonu da beraberinde getirmektedir. Çalışmamızın amacı,
ventilasyon tüpünün geç dönem komplikasyonlarını belirlemektir. Çalışmamıza, en
az 5 yıl önce ventilasyon tüpü tedavisi bitmiş 65 kulak ile otoskopik muayene ve
odyometrik değerlendirme bulguları normal olan 50 kulak dahil edilmiştir. Her iki
gruba da otoskopik muayene, odyometrik değerlendirme, akustik refleks
değerlendirmesi ve multifrekans timpanometri testi uygulanmıştır. Çalışmamızın
sonuçlarına göre; ventilasyon tüpü takılan grupta kulak zarına bağlı toplam
komplikasyon oranı %78,5 oranında bulunmuştur. Odyolojik değerlendirme
sonuçlarına göre ise bu gruptaki kulakların %9,2’sinde çok hafif, %1,5’inde hafif
derecede iletim tipi işitme kaybı, %1,5’inde ise ileri derecede mikst tip işitme kaybı
bulunmuştur . Ventilasyon tüpü takılan grupta bazı kulaklarda negatif basınç elde
edilmiş, yüksek admitans elde edilme oranı ise kontrol grubuna göre daha fazla
bulunmuştur. Kontrol grubunda tüm frekanslarda tek tepeli timpanogram elde
edilirken ventilasyon tüpü takılan grupta 678 ve 1000Hz probe tone’da çift tepeli
timpanogram elde edilmiştir. Multifrekans timpanometri değerlendirmesinde, probe
tone’lara göre farklı sonuçlar elde edilmiştir. Sonuç olarak, ventilasyon tüpü
uygulamasının geç dönem komplikasyonlarının olabileceği düşüncesine ulaşılmıştır.
Ayrıca multifrekans timpanometri kullanımının orta kulak patolojilerinin tespitinde
yarar sağladığı ve klinikte rutin uygulamalar arasında yer almasının faydalı olacağını
düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: efüzyonlu otitis media, ventilasyon tüpü, orta kulak,
multifrekans timpanometri.
iii
ABSTRACT
Korkmaz Ö. , Long-term effects of ventilation tubes with respect to audiological
findings Hacettepe University Audiology and Speech Pathology Programme
Master Thesis, Ankara, 2010. Otitis media with effusion is a frequently seen
disorder in childhood and characterised by accumulation of fluid in the middle ear
cavity without acute findings and symptoms. If untreated, it may lead to serious
complications such as irreversible hearing loss. One of the most common treatment
alternative to otitis media with effusion is ventilation tube insertion. Although otitis
media with effusion can be treated successfully with ventilation tubes, the
application may lead to many complications. The aim of our study is to determine the
long-term effects of ventilation tube insertion. 65 ear and autoscopic findings that has
terminated treatment at least 5 years ago and 50 ears that were normal in terms of
audiological evaluations were included in our study. Both groups were administered
the autoscopic examination, the audiometric evaluation and the multifrequency
tympanometry test. According to our results, we found total eardrum complications
rate 78,5% in which the ventilation tubes were inserted. According to audiological
evaluation, 9,2% of ears very mild, 1,5% of ears mild conductive hearing loss, also
1,5% of ears severe mix hearing loss were found in this group. Negative pressure
values were obtained from some ears in the group in which the ventilation tubes were
inserted, high ear admittance rate is too much according to control group. We found
with one top tympanogram all probe frequencies in control group, with two tops
tympanogram at 678 and 1000Hz probe tones were found in the group in which the
ventilation tubes were inserted. In the multifrequency tympanography evaluation,
different results were obtained regarding probe tones. It was concluded that
ventilation tube application might have had long-term complications. Moreover, we
assert that the use of multifrequency tympanometry has advantages in the
determination of middle ear pathologies and be beneficial in routine practices in
clinical settings.
Keywords: otitis media with effusion, ventilation tube, middle ear, multifrequency
tympanometry
iv
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ONAY SAYFASI
TEŞEKKÜR .................................................................................................................. i
ÖZET............................................................................................................................ii
ABSTRACT ................................................................................................................iii
İÇİNDEKİLER............................................................................................................ iv
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ................................................................vi
ŞEKİLLER DİZİNİ ...................................................................................................viii
TABLOLAR DİZİNİ .................................................................................................. ix
1. GİRİŞ........................................................................................................................1
2. GENEL BİLGİLER.................................................................................................. 3
2.1. Orta Kulak Anatomi ve Fizyolojisi ....................................................................... 3
2.2. Kulak Zarı ............................................................................................................. 4
2.3. Östaki Borusu ....................................................................................................... 5
2.4. Otitis Media........................................................................................................... 6
2.5. Otitis Mediaların Kategorizasyonu ...................................................................... 6
2.6. Akut Otitis Media ................................................................................................. 6
2.7. Rekürrent Otitis Media .......................................................................................... 7
2.8. Efüzyonlu Otitis Media ......................................................................................... 8
2.9. Silent Otitis Media................................................................................................. 8
2.10. Kronik Otitis Media ............................................................................................ 9
2.11. Otitis Medianın Komplikasyonları ve Sekelleri .................................................. 9
2.12. Otitis Mediada İşitme Kaybı .............................................................................10
2.13. Otitis Medianın Tedavisi ..................................................................................11
2.13.1. Akut Otitis Media Tedavisi ......................................................................11
2.13.2. Rekürrent Otitis Media Tedavisi ..............................................................11
2.13.3. Efüzyonlu Otitis Media Tedavisi..............................................................11
2.14. Ventilasyon Tüpü ..............................................................................................12
2.15. Ventilasyon Tüpünün Yararları .........................................................................13
2.16. Ventilasyon Tüpünün Endikasyonları ...............................................................13
2.17. Ventilasyon Tüpünün Komplikasyonları ..........................................................13
v
Sayfa
2.18. Multifrekans Timpanometri...............................................................................14
3. BİREYLER VE YÖNTEM ....................................................................................15
3.1. Bireylerin Seçimi.................................................................................................15
3.2. Bireylere Uygulanan Testler ve Yöntem.............................................................15
3.2.1. Odyometrik Değerlendirme..........................................................................16
3.2.2. Timpanometrik Değerlendirme ....................................................................16
3.2.3. Akustik Refleks Değerlendirmesi.................................................................16
3.3. Bulguların İstatistiki Olarak Değerlendirilmesi ..................................................17
4. BULGULAR ..........................................................................................................18
4.1. İşitme Eşiği Ölçüm Sonuçları.............................................................................. 21
4.2. Hava-Kemik Aralığı Bulguları ............................................................................ 23
4.3. KAE(Konuşmayı Alma Eşiği) Bulguları ........................................................... 24
4.4. KAY(Konuşmayı Ayırt Etme Yüzdesi) Bulguları .............................................. 25
4.5. RESS(Rahatsız Edici Ses Seviyesi) Bulguları .................................................... 25
4.6. Multifrekans Timpanometri Bulguları ................................................................ 26
4.6.1. Timpanogram Şekli Bulguları ...................................................................... 26
4.6.2. Timpanogram Tipi Bulguları........................................................................ 29
4.6.3. Timpanometrik Tepe Basıncı Bulguları ....................................................... 32
4.6.4. Admitans Bulguları ...................................................................................... 34
4.6.5. Eşdeğer Kulak Kanalı Hacmi Bulguları ....................................................... 36
4.7. Akustik Refleks Bulguları ................................................................................... 37
4.7.1. 226Hz probe tone Kontralateral Refleks Bulguları...................................... 37
4.7.2. 678Hz probe tone Kontralateral Refleks Bulguları...................................... 38
4.7.3. 1000Hz probe tone Kontralateral Refleks Bulguları.................................... 40
5. TARTIŞMA........................................................................................................... 43
6. SONUÇ VE ÖNERİLER ....................................................................................... 56
7. KAYNAKLAR....................................................................................................... 58
vi
SİMGELER VE KISALTMALAR
AOM Akut Otitis Media
ASHA American Speech-Language-Hearing Association
cm³ santimetreküp
daPa decaPascal
dB Desibel
diğ. Diğerleri
DKY Dış Kulak Yolu
EOM Efüzyonlu Otitis Media
Hz Hertz
IAC Industrial Acoustic Company
ISO International Organization for Standardization
İTİK İletim Tipi İşitme Kaybı
KAE Konuşmayı Alma Eşiği
KAY Konuşmayı Ayırt Etme Yüzdesi
kHz KiloHertz
KOM Kronik Otitis Media
LVP Levatör Veli Palatini
Max. Maksimum
MFT Multifrekans Timpanometri
Min. Minimum
ml mililitre
mm milimetre
mmho Acoustic milimhos
OM Otitis Media
Ort. Ortalama
RESS Rahatsız Edici Ses Seviyesi
ROM Rekürrent Otitis Media
SNİK Sensörinöral İşitme Kaybı
SOM Sekretuar Otitis Media
SPSS Social Programming for Social Sciences
vii
TVP Tensör Veli Palatini
ÜSYE Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu
VT Ventilasyon Tüpü
viii
ŞEKİLLER
Sayfa
2.1. Kulak anatomisi................................................................................................... 4
2.2. Ventilasyon tüpü................................................................................................12
4.1. Çalışma ve kontrol grubu RESS bulguları ........................................................ 26
4.2. Çalışma ve kontrol grubu 226 Hz probe tone
timpanogram şekli bulguları.............................................................................. 27
4.3. Çalışma ve Kontrol Grubu 678 Hz probe tone
timpanogram şekli Bulguları ............................................................................. 28
4.4. Çalışma ve Kontrol Grubu 1000 Hz probe tone
timpanogram şekli Bulguları ............................................................................. 29
4.5. 226 Hz probe tone Timpanogram Tipi Bulguları.............................................. 30
4.6. 678 Hz probe tone Timpanogram Tipi Bulguları.............................................. 31
4.7. 1000 Hz probe tone Timpanogram Tipi Bulguları............................................ 32
4.8. Çalışma grubu probe frekanslarına göre timpanometrik tepe basıncı
değerlerinin dağılımı. ........................................................................................ 33
4.9. Kontrol grubu probe frekanslarına göre timpanometrik tepe basıncı
değerlerinin dağılımı ......................................................................................... 34
4.10. Çalışma grubu probe frekanslarına göre admitans değerlerinin dağılımı ......... 35
4.11. Kontrol grubu probe frekanslarına göre admitans değerlerinin dağılımı .......... 36
4.12. 226 Hz probe tone çalışma grubu refleks elde edilme yüzdeleri ...................... 37
4.13. 226 Hz probe tone kontrol grubu refleks elde edilme yüzdeleri ....................... 38
4.14. 678 Hz probe tone çalışma grubu refleks elde edilme yüzdeleri ...................... 39
4.15. 678 Hz probe tone kontrol grubu refleks elde edilme yüzdeleri ....................... 39
4.16. 1000 Hz probe tone çalışma grubu refleks elde edilme yüzdeleri .................... 40
4.17. 1000 Hz probe tone kontrol grubu refleks elde edilme yüzdeleri ..................... 41
ix
TABLOLAR
Sayfa
4.1. Ventilasyon tüpünün takılı kaldığı süre.............................................................18
4.2. Ventilasyon tüpü uygulaması bittikten sonra odyolojik
değerlendirmeye kadar geçen süre ....................................................................18
4.3. Ventilasyon tüpünün çıkış şekli ........................................................................18
4.4. Çalışma ve kontrol grubundaki bireylerin
otoskopik muayene bulguları ............................................................................19
4.5. Çalışma Grubu ve Kontrol Grubundaki Bireylerin
Değerlendirme Anındaki Şikayet Durumları .................................................... 20
4.6. Çalışma Grubu Hava Yolu İşitme Eşikleri ........................................................ 21
4.7. Kontrol Grubu Hava Yolu İşitme Eşikleri ........................................................ 22
4.8. Çalışma Grubu Kemik Yolu İşitme Eşikleri ..................................................... 22
4.9. Kontrol Grubu Kemik Yolu İşitme Eşikleri ...................................................... 23
4.10. Çalışma Grubu Hava-Kemik Aralığı Bulguları................................................. 24
4.11. Kontrol Grubu Hava-Kemik Aralığı Bulguları ................................................. 24
4.12. Çalışma ve Kontrol Grubu
KAE(Konuşmayı Alma Eşiği) Bulguları .......................................................... 24
4.13. Çalışma ve Kontrol Grubu
KAY(Konuşmayı Ayırt Etme Yüzdesi ) Bulguları ........................................... 25
4.14. Çalışma ve Kontrol Grubu
RESS(Rahatsız Edici Ses Seviyesi) Bulguları .................................................. 25
4.15. Çalışma ve Kontrol Grubu 226Hz probe tone
Timpanogram Şekli Bulguları ........................................................................... 26
4.16. Çalışma ve Kontrol Grubu 678Hz probe tone
Timpanogram Şekli Bulguları ........................................................................... 27
4.17. Çalışma ve Kontrol Grubu 1000Hz probe tone
Timpanogram Şekli Bulguları ........................................................................... 28
4.18. 226 Hz probe tone Timpanogram Tipi Bulguları.............................................. 29
4.19. 678 Hz probe tone Timpanogram Tipi Bulguları.............................................. 30
4.20. 1000 Hz probe tone Timpanogram Tipi Bulguları............................................ 31
x
4.21. 226 Hz probe tone Timpanometrik Tepe Basıncı Değerleri ............................. 32
4.22. 678 Hz probe tone Timpanometrik Tepe Basıncı Değerleri ............................. 33
4.23. 1000 Hz probe tone Timpanometrik Tepe Basıncı Değerleri ........................... 33
4.24. 226 Hz probe tone Admitans Değerleri............................................................ 34
4.25. 678 Hz probe tone Admitans Değerleri............................................................. 35
4.26. 1000 Hz probe tone Admitans Değerleri........................................................... 35
4.27. 226 Hz probe tone Eşdeğer Kulak Kanalı Hacmi ............................................ 36
4.28. 226 Hz probe tone Kontralateral Refleks.......................................................... 37
4.29. 678 Hz probe tone Kontralateral Refleks.......................................................... 38
4.30. 1000 Hz probe tone Kontralateral Refleks........................................................ 40
4.31. 678 Hz probe tone’da iki grup arasındaki admitans değerleri .......................... 42
4.32. 1000 Hz probe tone’da iki grup arasındaki admitans değerleri ........................ 42
1
GİRİŞ
Otitis media (OM), en sık teşhis konulan çocukluk çağı hastalıklarından
biridir. Okul öncesi çağındaki çocukların %90’ını ve yaşamlarının ilk 2 yılı içinde
çocukların %60’ını etkiler (1). Efüzyonlu otitis media (EOM), orta kulak
boşluğundaki mukozanın inflamasyonu sonucu orta kulakta seröz, pürülan, mukoid
veya bunların karışımı olan sıvı birikimi ile seyreden bir patolojidir (2).
Çocuklarda çok sık görülen bir patoloji olmasına rağmen, EOM
patofizyolojisi halen tartışmalıdır. EOM etyolojisinde yer alan faktörleri ortaya
koymak amacıyla çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. EOM’dan östaki borusu
fonksiyon bozuklukları, alerji, orta kulak mukozasındaki ventilasyon bozuklukları,
üst solunum yolu enfeksiyonları, yapısal anomaliler, çeşitli bakteriler, virüsler ve
inflamatuar mediatörlerin sorumlu tutulmuş olması bu hastalığın etyopatogenezinin
multifaktöriyel olduğunu düşündürmektedir (3). EOM insidansının kış ve ilkbahar
mevsiminde en yüksek değerine ulaştığı daha sonra tedrici olarak düştüğü
bilinmektedir (4).
EOM, eğer tedavi edilmezse çocuklarda konuşma ve dil gelişimine engel
olur (5). Eğer çocukta devamlı efüzyon veya 3 aydan uzun süren efüzyon varsa
cerrahi makul bir seçenektir (6). EOM’un tedavisinde kullanılan en yaygın cerrahi
yöntem ventilasyon tüpü (VT) uygulamasıdır (7, 8). EOM’lu vakalarda VT
uygulamasının faydaları ilk olarak 1950’lerde Armstrong tarafından belirtilmiştir (7,
9, 5). VT’nin fonksiyonu; orta kulağın devamlı ventilasyonunu sağlayarak
enfeksiyonu önlemektir ve tüpün varlığına rağmen enfeksiyon meydana gelirse
drenaja izin vermektir (10). VT’nin klinik yararlarının yanında birçok
komplikasyonu da vardır (11, 12, 13).
Ventilasyon tüpünün en sık komplikasyonu otore gelişmesidir (12). Bunun
dışında, kalıcı perforasyon, tüpün orta kulağa kaçması, işitme kaybı, kemikçik
zincir travması gibi komplikasyonlara da neden olabilir (7).
İşitme kaybının tespitinde odyometrik, immitansmetrik ve akustik refleks
değerlendirmesinin önemi literatürde belirtilmektedir ( 14, 15).
Timpanometri, kulak kanalı hava basıncı ve kulağın akustik immitansının
ölçümüdür (16), odyolojik değerlendirme bataryasının rutin parametresi haline
2
gelmiştir (17). Pek çok rutin immitans testinde 226 Hz probe tone kullanılır. 226 Hz
gibi alçak frekans probe tone’lar temelde orta kulaktaki katılık değişikliklerine
hassastır (18). Orta kulak efüzyonu, orta kulağın katılık komponentini arttırır (19,
20). Alçak frekans probe tone ile elde edilen düz timpanogram EOM’nin güçlü bir
kanıtıdır fakat, bazı patolojik etkiler sadece yüksek frekans probe tone kullanımı ile
belli olur (21).
Yüksek frekans probe tone’lar genellikle 678 Hz (veya 660 Hz) dir. 226 Hz
ve 678 Hz probe tone’ların birlikte kullanılması multifrekans timpanometri olarak
adlandırılmaktadır (18). Yüksek frekans timpanometri ile önemli klinik bilgilerin
elde edilebileceği timpanogram kayıtları yapılabilir (16). Literatürde orta kulak
efüzyonunda hangi probe tone’un kullanılması gerektiği konusunda tam bir görüş
birliği yoktur. Ancak, orta kulak patolojilerinde multifrekans timpanometri
kullanımının önemi literatürde belirtilmektedir (16, 19, 20).
Çalışmamızın amacı; ventilasyon tüpü uygulamasından sonra meydana
gelebilecek geç dönem etkileri; kulak zarı patolojilerini, işitme kayıplarını, orta
kulakta meydana gelebilecek problemleri belirlemektir. Bu noktada, VT
uygulamasından sonra meydana gelebilecek işitme kaybının tipi ve şiddeti, zar
patolojisine veya OM’ye bağlı meydana gelebilecek timpanometrik anormalliklerin
tespitinde, rutin odyometrik muayene bataryasının yanına multifrekans
timpanometrinin eklenmesi çalışmamızda önem kazanmaktadır.
3
GENEL BİLGİLER
2.1. ORTA KULAK ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ
Orta kulak, kulak zarı ile iç kulak arasına yerleşmiş bir boşluktur. Ses
dalgalarının iç kulağa iletilmesinde görev alır (14, 22). Orta kulak boşluğu, östaki
borusu ile dış ortamla ve aditus yolu ile mastoidin havalı boşlukları ile bağlantılıdır
(22). Orta kulağın 6 duvarı bulunmaktadır. Dış duvarda en önemli organ kulak
zarıdır. Orta kulağın iç duvarı orta kulağı iç kulaktan ayırır (18, 22). Kavum timpani
denilen orta kulak boşluğu mukoza ile örtülüdür. Kulak zarı hizasına rastlayan orta
kulak boşluğuna mezotimpanum, altında kalan kısma hipotimpanum, kulak zarının
üstünde kalan kısma epitimpanum adı verilir (22). Orta kulak boşluğunda kulak zarı
ile iç kulak arasında yer alan üç tane hareketli küçük kemikçik vardır bunlar;
malleus, inkus ve stapes’tir (14, 18, 22). Kemikçikler timpan boşluğunun üst ve arka
kısmında yerleşmişlerdir. Bu zincir kulak zarı ile iç kulak arasında ses titreşimlerini
iletici bir rol oynar. Kemikçikler orta kulak boşluğuna ligamentler ve tendonlar
vasıtası ile tutunurlar. Kemikçikler manibrium mallei aracılığıyla kulak zarına ve
ligamentum annulare ile oval pencereye bağlanmışlardır (18, 22). Kemikçikler
arasında inkudo-malleolar ve inkudo-stapedial olmak üzere iki eklem vardır (22).
Kemikçiklere yapışan kaslar m. tensör timpani ve m. stapediustur. Tensör timpani
kası, trigeminal ( 5. sinir ) sinir tarafından inerve edilmektedir. Tensör timpani’nin
kontraksiyonu malleus’u anteromedial yönde çeker böylece kemik zinciri gerer
(katılaştırır). Stapedius kası, vücuttaki en küçük iskelet kasıdır. Timpanik kavitenin
posterior duvarı üzerindeki pyramidal eminence içerisinde yerleşmiştir ve facial ( 7.
kranial sinir ) sinir tarafından inerve edilmektedir. Stapedius’un kontraksiyonu,
stapes’i posterior’a doğru çeker. Böylece yüksek şiddetteki seslerin iç kulağa geçişini
engeller (14, 18, 22).
4
Şekil 2.1 Kulak anatomisi (23)
2.2. Kulak Zarı
Kulak zarı dış kulak yolu (DKY)’nun sonunda orta kulak boşluğunu DKY’den
ayıran bir perdedir (14, 22). Kulak zarı kanala yaklaşık 55 derecelik bir açıda eğik
bir biçimde pozisyon almıştır. Kulak zarı, düzgün, yarı saydam ve bazen oldukça
transparan bir membrandır ve ortalama kalınlığı sadece yaklaşık 0. 074 mm’dir.
Yapısal olarak kulak zarı sıklıkla 3 tabakası varmış gibi açıklanır, bununla birlikte
daha doğru olarak 4 tabaka mevcuttur. Kulak zarının en dıştaki tabakası kulak
kanalının derisinin devamıdır ve en içteki tabaka ise orta kulağın müköz
membranının devamıdır. Bu iki tabaka arasında 2 tane fibröz tabaka vardır.
Bunlardan bir tanesi bir dairenin tekerlek çizgilerini anımsatan radial liflerden
oluşurken diğer tabaka ise konsentrik sirküler liflerden oluşmuştur (18).
Kulak zarının en büyük parçası dışa doğru veya malleal foldların altına
doğru uzanır ve pars tensa olarak adlandırılır çünkü yukarıda açıklanan dört
5
tabakanın tamamını içerir. Malleal foldlar arasında kulak zarının superior kısmında
kalan alan fibröz tabakalardan yoksundur ve gevşektir. Bu yüzden pars flasida
olarak adlandırılır. Sıklıkla da Shrapnell’s membrane olarak bilinmektedir (18, 22).
Kulak zarının pars tensa parçasında, ortada, yukarıdan aşağıya doğru uzanan
malleusun kulak zarı içerisinde yer alan parçası olan manibrium mallei bulunur.
Kulak zarı düz bir yüzey değildir, konkavdır. En çukur noktası da manibrium’un
ortasındadır. Bu noktaya umbo adı verilir. Manibrium’un eksenine tam umbo
noktasından bir dik çizilecek olursa, kulak zarının pars tensa kısmı dört parçaya
ayrılmış olur. Ön- üst, ön- alt, arka- alt, arka- üst. Bu bölünmenin kulak zarındaki
lezyonları ve bazı girişimleri belirlemek bakımından yararı vardır. Arka-üst bölge
inkusun inen kolu, stapesle yaptığı eklem ve chorda timpani’yi içermesi bakımından
tehlikeli kabul edilir ve bu bölgede kulak zarına ilişkin işlemlerden kaçınılır. Arka alt
kısım, kulak zarı ile orta kulağın medial duvarı arasındaki mesafenin en dar olduğu
yerdir. Yuvarlak pencere burada yer alır. Ön-üst ve ön-alt kadranlar kulak zarına
yapılacak müdahaleler bakımından daha güvenilir bölgelerdir(22).
2.3. Östaki Borusu
Östaki borusu orta kulak boşluğunu nazofarenks’e birleştiren kemik ve
kıkırdaktan yapılmış bir borudur. İç ve ön parçası kıkırdaktan, arka ve dış parçası
kemikten yapılmıştır. Bunların arasında istmus adı verilen borunun en dar parçası
bulunur (14, 18, 22). Borunun uzunluğu yetişkinlerde infantlara göre daha fazladır.
Ayrıca östaki borusu infantlarda horizontaldir (14, 18, 22). İstmus’un uzunluğu
yetişkinlerde 3-4 mm çocuklarda ise 2-4 mm olarak saptanmıştır. Östaki borusunun
mukozasında bazal membran ile temas halinde olan dört tip hücre vardır; silindirik
hücreler, titrek tüylü hücreler, destek hücreleri ve yuvarlak farklılaşmamış bazal
hücreler (22). Östaki borusunun kasları tensor veli palatini (TVP) ve levator veli
palatini (LVP) kaslarıdır (18, 22). TVP östaki borusunun açılmasında rol alır. Bu
durum yutma, çiğneme ve TVP kasında kontraksiyona neden olan diğer hareketlerle
meydana gelir (14, 18, 22). TVP östaki borusunu sık ve etkin bir şekilde açmayı
başaramadığı zaman orta kulakta negatif basınç meydana gelir. Kapanmış orta kulak
boşluğu içerisinde meydana gelen negatif basınç sıklıkla klinik açıdan anlamlı orta
kulak hastalığının gelişimine neden olur (22). Östaki borusu, orta kulak sisteminin
6
havalanmasını ve drenajını sağlar ve ayrıca kulak zarının her iki tarafındaki basıncın
aynı olmasına imkan sağlar. Östaki borusu nazofarenks’teki materyalin orta kulağa
geçmesini önler (14, 18, 22).
2.4. Otitis Media
Orta kulak ve temporal kemiğin havalı boşlukları ile östaki borusunu kaplayan
mukozanın infeksiyon ve inflamasyonudur (22). Orta kulakta etyoloji ve patogeneze
yönelik herhangi bir referans yoktur (24, 22).
2.5. Otitis Mediaların Kategorizasyonu (22)
A. Kulak zarında perforasyon ve orta kulakta efüzyon olmadan meydana gelen otitis
medialar
B. Kulak zarında perforasyon olmadan meydana gelen, ancak orta kulakta efüzyon
toplanması ile karakterize olan otitis medialar.
1. Akut a. Seröz b. Pürülan
2. Subakut a. Seröz b. Pürülan c. Mukoid
3. Kronik a. Seröz b. Pürülan c. Mukoid
C. Perforasyon ile karakterize olan otitis medialar
1. Akut a. Akıntı ile birlikte i. Pürülan ii. Mukoid
b. Akıntı olmayan
2. Subakut a. Akıntı ile birlikte i. Pürülan ii. Mukoid iii. Seröz
b. Akıntı olmayan
3. Kronik a. Akıntı ile birlikte i. Pürülan ii. Mukoid iii. Seröz
b. Akıntı olmayan
2.6. Akut Otitis Media (AOM): Birden başlayan, klinik olarak saptanabilen
infeksiyon bulgu ve belirtileri ile seyreden kısa süreli otitis medialardır. Bir veya
daha fazla lokal veya sistemik belirti bulunur; otalji, otore, ateş, irritasyon, anoreksi,
kusma, diare. Kulak zarı dolgun, şişkin ve opak olur (22, 24, 25). Üç haftaya kadar
uzayan otitis medialar bu gruba girer (22). AOM’nin ortaya çıkması için patojen
7
ajanın orta kulağa ulaşması gerekir. Genellikle kabul edilen patojenin östaki borusu
yoluyla orta kulağa geldiğidir (14, 24, 25, 26). Çocukluk çağının en sık görülen
hastalıklarından birisidir ve çeşitli istatistiklere göre soğuk algınlığından sonra en sık
rastlanan çocukluk çağı hastalığıdır (25). Çocukların %13’ü hayatlarının ilk 3 ayında
hiç olmazsa bir kez AOM atağına yakalanmaktadırlar ve birinci yılın sonunda bu
sayı %66’ya yükselmektedir (22). Çocuklar otitis mediaya daha eğilimlidirler çünkü
östaki boruları yetişkinlere göre daha horizontal, kısa ve geniştir (26).
Akut otitis media sıklığını etkileyen risk faktörleri:
Çevresel Faktörler (22, 25)
1. Üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE)
2. Kış mevsimi
3. Hipertrofik adenoid dokusu
4. Yuva
5. Kardeş varlığı
6. Pasif sigara içimi
7. Sosyoekonomik durum
Bireysel Faktörler (22, 25)
1. Yaş
2. Cinsiyet
3. Çocuğun alerjik yapısı
4. Lokal ve genel bağışıklık yetersizlikleri
5. Alerji
6. Genetik yatkınlık
7. Kraniofasiyal anomali
8. Irk
2.7. Rekürrent Otitis Media (ROM): 6 ay içinde 3 veya daha fazla ya da bir yıl
içinde 4 veya daha fazla AOM geçiren çocuklar ROM olguları olarak kabul edilirler
(22).
8
2.8. Efüzyonlu Otitis Media: Sağlam kulak zarı arkasında lokal veya genel
enfeksiyon bulgu ve belirtileri olmaksızın sıvı toplanmasına denir (22, 25).
Sekretuar, nonsüpüratif, seröz gibi birçok terim kullanılmıştır. Fakat günümüzde en
çok kabul gören terminoloji efüzyonlu otitis mediadır. Pnömotik otoskop ile kulak
zarındaki retraksiyon, dolgunluk veya hareket kısıtlılığı anlaşılabilir. Kulak zarı
arkasında hava sıvı seviyesi, hava kabarcığı görülebilir (24, 25). Efüzyon; 1) seröz-
ince, su gibi 2) mukoid-kalın mukus gibi 3) pürülan-irin gibi 4) bunların
kombinasyonu şeklinde olabilir (22). Bu efüzyon üç aydan daha uzun süre devam
eder. Bu tip orta kulak efüzyonları kronik efüzyonlar adı altında toplanırlar (24).
Efüzyonlu otitis media ile akut otitis media arasındaki en önemli fark akut
enfeksiyon bulgularının bulunmayışıdır. İşitmede azalma her iki tip rahatsızlıkta da
bulunur (24). Bu tip otitis mediada kulak ağrısı, ateş gibi belirtiler bulunmaz (22, 24,
25). Ailenin yakınması çocuklarının kendilerine yanıt vermemesi, televizyonu çok
yakından izlemesi ya da sesini yükseltmesidir (22, 25). Efüzyonlu vakalarda 25-
40dB arasında değişen iletim tipi bir işitme kaybı mevcuttur (22). Timpanometri
sonuçları bu tip durumlarda oldukça önemlidir (22, 24, 25). Çoğu zaman Tip B
timpanogram elde edilir, ancak yalancı pozitif bulgular yapılan çalışmalarda %30’a
kadar yükselmektedir. Yani negatif basınç ile efüzyon arasında her zaman paralellik
olmayabilir (22).
2.9. Silent Otitis Media: Bu durumda hastada klinik olarak otitis media tablosu
olmasa bile, orta kulaktaki histopatolojik değişiklikler devam ediyor olabilir. Kulak
zarında perforasyon ya da akıntı yoktur. Ancak gizli (masked, latent) ya da sessiz
(silent) olarak nitelendirilebilecek bir hastalık süreci devam ediyor olabilir.
Enfeksiyon ve inflamasyon bulguları yoktur ancak hastada işitme kaybı (iletim,
sensörinöral ya da mikst tip), kulakta basınç hissi, zaman zaman hasta kulak tarafına
lokalize olan baş ağrısı , dizziness ve hatta vertigo yakınmaları olabilir ya da hasta
tamamen semptomsuz olabilir (22).
9
2.10. Kronik Otitis Media (KOM): Kulak zarı perforasyonu ve dış kulak yolundan
süpüratif akıntı ile karakterize otitis medialardır. Genellikle 3 aydan beri devam eden
ve medikal tedaviye yanıt vermeyen otitis medialar olarak da tanımlanabilirler (22,
25). KOM’ların belli başlı üç özelliği vardır; 1) Kulak zarında perforasyon 2)
DKY’de zaman zaman kesilen süpüratif tipte akıntı 3) Çoğunlukla iletim tipi işitme
kaybı. KOM’lu çocukların anamnezinde ROM ve SOM hikayesi çoğunlukla
saptanmaktadır. KOM’lu hastaların en büyük şikayeti DKY’den akıntı ve işitmedeki
azalmadır. Ağrı olmaz, hastalar daha çok kulaklarındaki dolgunluk hissinden
yakınırlar. Çoğunlukla iletim tipi işitme kayıbı (İTİK) vardır. Bunun nedeni; kulak
zarı perforasyonu, orta kulaktaki ödem ve akıntı, granülasyon dokuları, polipler,
kolesteatoma, kemikçik zincirdeki kopukluklar veya fiksasyon, DKY’deki ödem ve
debrisler olabilir. Ayrıca bazı vakalarda yüksek frekanslarda düşme ile ortaya çıkan
mikst tip işitme kaybı ve bazı vakalarda sensörinöral işitme kaybı (SNİK) görülebilir
(22).
2.11. Otitis Medianın Komplikasyonları ve Sekelleri
Otitis mediaya bağlı komplikasyonlar hastalığa eşlik eden rahatsızlıklar olarak
tanımlanırken, sekeller ise otitis mediayı takiben ortaya çıkan hastalığın bir sonucu
olarak tanımlanabilir. Birçok komplikasyon ve sekel iyatrojenik olarak
tanımlanabilir. Örneğin; ventilasyon tüpü uygulaması, timpanoplasti sonrası ortaya
çıkabilir (24). Komplikasyonlar akut, subakut ve kronik otitis medialar sonucunda
ortaya çıkabilirler. Ancak büyük çoğunluğu subakut ve kronik otitis medialar
sırasında ortaya çıkarlar. Intratemporal komplikasyonlar ve ekstratemporal
komplikasyonlar olarak iki ana gruba ayrılırlar (22).
i) Intratemporal Komplikasyonlar (22, 24)
İşitme kaybı
Vestibüler, denge ve motor fonksiyon bozuklukları
Kulak zarı perforasyonu
Mastoidit
Fasiyal paralizi
Eksternal otitler
10
ii) Ekstratemporal Komplikasyonlar (22, 24)
Menenjit
Ekstradural apse
Subdural ampiyem
Fokal otitik ensefalit
Beyin apsesi
Dural sinüs trombozu
Otitik hidrosefali
i) Sekeller (22, 24)
İşitme kaybı
Orta kulağın atelektazisi
Adeziv otitis media
Kolesteatoma
Kolesterol granüloma
Timpanoskleroz
Kemikçik kopukluğu ve fiksasyonu
2.12. Otitis Mediada İşitme Kaybı: Otitis medianın en sık rastlanan koplikasyon ve
sekelidir (24). İletim tipi olabileceği gibi sensörinöral veya mikst tip işitme kaybı da
görülebilir (22, 24). Akut otitis media veya efüzyonlu otitis mediaya bağlı olarak orta
kulakta sıvı birikimi olan çocuklarda fluktuan veya persistan işitme kaybı vardır
(22). İşitme kaybı hafif-orta derecede olabilir (22, 24). 60dB’den fazla işitme kaybı
beklenmez. Genelde 15-40dB arasındadır. Efüzyona bağlı işitme kaybı genellikle
geçicidir. Adeziv otitis media, kemikçik kopukluğu veya fiksasyonu sonucunda
işitme kaybı kalıcı hale gelebilir. Östaki tüpü disfonksiyonuna bağlı orta kulakta
negatif basınç olması iletim tipi işitme kaybına neden olur. Sensörinöral işitme kaybı
akut otitis mediaya, efüzyonlu otitis mediaya veya başka bir formuna bağlı olabilir.
İşitme kaybı hafif, orta, ileri ve çok ileri derecede olabilir (24).
11
2.13. Otitis Medianın Tedavisi
2.13.1. Akut Otitis Media Tedavisi (22, 25)
1. Analjezikler
2. Antibiyotikler
3. Dekonjestanlar
4. Antihistaminikler
5. Mukolitikler
6. Parasentez ya da parasentez + ventilasyon tüpü takılması
2.13.2. Rekürrent Otitis Media Tedavisi (22)
i) Önleyici Yöntemler: Bir ROM olgusunda tedavi yaklaşımının ilk adımı risk
faktörlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Ev tozlarının kaldırılması, kreşlerden uzak
durma, solunum ve gıda yolu ile alınan alerjenlerin temizlenmesidir.
ii) Tıbbi Tedavi
Kronik ÜSYE’nin tedavi edilmesi
Proflaksi: ÜSYE ve AOM’un nüksünü önlemek
iii) Cerrahi Tedavi
Ventilasyon tüpü uygulaması ve adenoidektomi en sık uygulanan cerrahi
tedavi yöntemleridir.
2.13.3. Efüzyonlu Otitis Media Tedavisi
Öncelikli olarak EOM’a neden olan hastalıklar arasında ayırıcı tanıya
gidilmelidir. Tedavi efüzyon toplanmasına neden olan hastalığa göre değişiklik
gösterir. İlk olarak bünyesel risk faktörleri belirlenmelidir. Bunlar; yaş, kronik
ÜSYE’nin varlığı, adenoid hipertrofisi, nazal alerji, kraniofasiyal anormallikler ve
bağışıklık sistemi bozukluklarıdır. Yaşın küçük olması, hem tedavi başarısının düşük
olduğu hem de nüks olasılığının yüksek olduğu anlamını taşımaktadır (22).
12
i) Cerrahi Tedavi Seçenekleri (22, 25)
Parasentez
Parasentez ve VT takılması
Adenoidektomi
Adenoidektomi ve tonsillektomi
Adenoidektomi ve/veya tonsillektomi+VT takılması
VT takılması ve mastoidektomi
2.14. Ventilasyon Tüpü
Ventilasyon tüpü uygulaması günümüzde çocuklara uygulanan, genel anestezi
gerektiren en sık cerrahi prosedürdür (22, 25). Ventilasyon tüpleri genelde kulak zarı
üzerinde kalma sürelerine göre kısa süreli (8-18 ay) ve uzun süreli (15 aydan uzun
süreli) olmak üzere ikiye ayrılır. Kısa süreli ventilasyon tüpleri kulak zarında yapılan
miringotomi insizyonuna yerleştirilen ve makara şeklindeki yapıları sayesinde kulak
zarı üzerinde kalarak orta kulağın dış ortam ile ilişkisini sağlayan, değişik
maddelerden yapılmış, değişik şekil ve boyutlardaki tüplerdir. Uzun süreli tüpler ise
T-tüplerdir. Bu tüpler uzun süre kalmaya yönelik tasarlanmış geniş iç çaplı, dış halka
içermeyen, uzun şaftlı yapıdadır (25). Ventilasyon tüpleri genellikle pars tensanın ön
kadranına takılırlar. Çünkü arka kadran müdahaleler için riskli bir bölgedir. Kulak
zarının arka üst kadranının arkasında inkudostapedial eklem vardır (22).
Şekil 2.2 Ventilasyon tüpü (27)
13
2.15. Ventilasyon Tüpünün Yararları(22)
1. Orta kulağın normal atmosfer basıncındaki ve konsantrasyonundaki hava ile
ventilasyonunu sağlar. Bu şekilde;
a. Orta kulak gaz konsantrasyonu normalleşir.
-Mukozadaki sekretuar metaplazi geriler.
-Mastoid pnömatizasyonda iyileşme meydana gelir.
b. Orta kulak basıncı normale döner.
-Östaki borusu yoluyla sıvının drenajı kolaylaşır.
-Östaki borusu koruyuculuk görevini yeniden kazanır.
-Kulak zarındaki retraksiyon düzelir.
2. AOM gelişmesi sırasında.
-Orta kulakta sıvı birikmesini önler.
-Biriken sıvı için östaki borusuna alternatif bir drenaj oluşturur.
-Ağrıyı önler.
-Hastalık sürecini kısaltır, morbiditeyi düşürür
3. Orta kulakta sıvı birikmesinin ve negatif basıncın neden olduğu işitme kayıplarının
düzelmesini sağlar.
2.16. Ventilasyon Tüpünün Endikasyonları(22)
Kronik efüzyonlu otitis media
Rekürrent otitis media
Komplikasyon yapmış akut otitis media
Adeziv otitis media ve retraksiyon poşları
Hemotimpanum
Kolesterol granüloma
Patent östaki borusu
Tensör timpani sendromu
2.17. Ventilasyon Tüpünün Komplikasyonları
Ventilasyon tüpünün komplikasyonlarına genel olarak bakıldığında en sık
görülen komplikasyon akıntıdır ve kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Diğer sık
14
karşılaşılan bir durum da timpanosklerozdur. Kulak zarında kalıcı perforasyon
meydana gelmesi nadir karşılaşılan bir durumdur (22, 25). Ventilasyon tüpü tatbiki
sonrasında, öncesinde olduğu gibi işitme testleri yapılmalı ve klinik iyileşme
belirlenmeli, gözden kaçan bir sensörinöral işitme kaybı ekarte edilmelidir (25).
2.18. Multifrekans Timpanometri
Genellikle 226 Hz ve yüksek frekans probe tone’un beraber kullanılması
multifrekans timpanometri olarak adlandırılmaktadır (18). Multifrekans
timpanometri yönteminde timpanogram iki veya daha fazla probe frekansı ile ölçülür
ve geniş spektral aralık karşısında kulağın admitans karakterlerinin ölçülmesi için
yapılır. Geniş aralık birden fazla probe tone frekans ile belirlenir, normal orta kulak
sistemi ile karşılaştırıldığında akustik admitansın mass (kütle) ve stiffness (katılık)
komponentlerindeki olası değişikliklerini ölçmeyi sağlar (20). Katılık komponenti
dış kulak ve orta kulak boşluğunda bulunan hava hacminden, kulak zarı ve
kemikçilerin tendonları ile ligamentlerinden meydana gelir. Kütle komponenti
kemikçiklere, kulak zarının pars flasidasına ve perilenfe dayanır. Rezistans
(sürtünme) perilenf, orta kulak boşluğundaki müköz membranlar, orta kulak ile
mastoid hava boşlukları arasındaki dar hava geçişlerine, ve ayrıca kulak zarı ile
değişik orta kulak tendonları ve ligamentlerince oluşturulur. Değişik patolojiler
kulağın karakteristik admitansında değişikliklere sebep olmakta ve aralarındaki
ayrımı sağlamaktadır 18). Pek çok rutin immitans testinde 226 Hz probe tone
kullanır. Düşük frekans probe tone’lar katılık tepkisi değişimine hassastır, yüksek
frekans probe tone’lar kütle değişimine hassastır (20, 19). Multifrekans
timpanogramlar çeşitli hasta popülasyonlarında klinik yarar sağlarlar. Colletti (1976),
çeşitli orta kulak patolojisine sahip hastalarda multifrekans timpanometriyi
araştırmıştır. Kemikçik fiksasyonu, kemikçik kopukluğu ve normal orta kulaklı
hastalarda 200- 2000 Hz arasındaki probe tone’larda farklılıklar tespit etmiştir.
Birçok çalışmada orta kulak hastalığı tanısı almış infant, çocuk ve yetişkinlerde 226
Hz probe tone’da normal timpanogram sonucu elde edilirken, yüksek frekans probe
tone’da anormal sonuç elde edilmiştir (17).
15
BİREYLER VE YÖNTEM
Bu çalışma, Hacettepe Üniversitesi Tıp fakültesi Kulak Burun Boğaz
Anabilim Dalı Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Bilim Dalı’nda yapılmıştır.
Hacettepe Üniversitesi Etik Kurul Başkanlığı’nın 13. 08. 2009 tarihinde yaptığı
toplantı sonucunda etik açıdan uygun bulunmuştur. (Dosya no: LUT 09/104).
Çalışmaya, kulak zarlarına ventilasyon tüpü takılan ve ventilasyon tüpü
takılmayan olmak üzere 2 grup dahil edilmiştir. Ventilasyon tüpü takılan grup
(çalışma grubu) 36 kişi’den (65 kulak) oluşmaktadır. Ventilasyon tüpü takılmayan
grup (kontrol grubu) ise 25 kişi’den (50 kulak) oluşmaktadır.
Çalışma grubunun ortanca yaş değeri 14 (10- 21) iken, kontrol grubunun
ortanca yaş değeri 19’dur (18- 21). Çalışma grubunda 13 kız, 23 erkek
değerlendirilirken, kontrol grubunda 20 kız, 5 erkek değerlendirilmiştir.
3.1. Bireylerin Seçimi
Çalışmaya en az 5 yıl önce Hacettepe Üniversitesi Kulak Burun Boğaz
Anabilim Dalı’nda ventilasyon tüpü takılmış ve tedavisi bitmiş bireyler alınmıştır.
Kontrol grubu olarak ise otoskopik muayene bulguları normal olan bireyler dahil
edilmiştir. Bireylerin seçiminde cinsiyet dikkate alınmamıştır. Çalışmaya dahil edilen
bireylerden; ventilasyon tüpünün ne zaman takıldığı, ne kadar süre takılı kaldığı,
ventilasyon tüpünün nasıl çıktığı ve değerlendirme anındaki şikayet durumu ile ilgili
bilgi alınmıştır.
3.2. Bireylere Uygulanan Testler ve Yöntem
Çalışmaya katılan bireylere otoskopik muayeneleri yapıldıktan sonra
odyometrik ve timpanometrik değerlendirmeler ile akustik refleks değerlendirmesi
yapılmıştır.
16
3.2.1. Odyometrik Değerlendirme
Bütün bireylerin 125-16000 Hz arasındaki saf ses işitme eşikleri ölçülmüş
değerlendirmelerde ISO-1964 standartları esas alınmıştır. Uygulanan odyometrik
testler;
1-Saf ses işitme testi
2-Konuşmayı alma eşiği (KAE)
3-Konuşmayı ayırt etme yüzdesi (KAY)
4-Rahatsız edici ses seviyesi (RESS)
Hava ve kemik yolu işitme eşikleri ve konuşma testleri; Industrial Acoustic
Company (IAC) Inc. odalarında Interacoustics AC-40 klinik odyometre ile
yapılmıştır. Hava yolu işitme eşikleri 125-6000 Hz arasında TDH-39P standart
kulaklıklar kullanılarak, 8000-16000Hz arasındaki hava yolu işitme eşikleri KOSS
R/80 kulaklıklar kullanılarak, 250-4000 Hz arasındaki kemik yolu işitme eşikleri ise
B71 kemik vibratör kullanılarak ölçülmüştür. KAE testi Hacettepe Üniversitesi
Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Bilim Dalı’nda geliştirilen üç heceli kelime
listesi ve KAY ise tek heceli fonetik dengeli kelime listeleri (FD-300) kullanılarak
canlı ses ile yapılmıştır. RESS testi canlı ses kullanılarak belirlenmiştir.
3.2.2. Timpanometrik Değerlendirme
Timpanometrik değerlendirme, GSI Tympstar Version 2 Middle Ear
Analyzer ile yapılmıştır. Yapılan değerlendirmede +200 ile -400 daPa arasında
değişen basınç uygulanmıştır. Değerlendirme sırasında 226, 678, 1000 Hz probe
tone’lar kullanılarak tüm bireylerin timpanometrik tepe basınç değerleri,
timpanogram şekilleri, timpanogram tipleri, admitans’ları ve eşdeğer kulak kanalı
hacimleri elde edilmiştir.
3.2.3. Akustik Refleks Değerlendirmesi
Akustik refleks değerlendirmesi GSI Tympstar Version 2 Middle Ear
Analyzer ile yapılmıştır. Değerlendirmede bireylere 226, 678, 1000 Hz probe tone
kullanılarak kontralateral akustik refleks elde edilip edilmediğine bakılmıştır.
Cihazın özelliği nedeniyle 226 Hz probe tone’da; 500, 1000, 2000, 4000 Hz, 678 Hz
17
probe tone’da; 250, 1000, 2000, 4000Hz, 1000Hz probe tone’da; 250, 500, 2000,
4000 Hz’de kontralateral refleks değerlendirmesi yapılmıştır.
3.3. Bulguların İstatistiksel Olarak Değerlendirilmesi
İstatistiksel değerlendirme için ‘SPSS version 11. 5’ paket programı
kullanılmıştır. Tanımlayıcı istatistik olarak kategorik değişkenler için sayı ve yüzde,
sayısal değişkenler için ortanca, en küçük ve en büyük değerleri kullanılmıştır.
Kategorik değişkenler açısından grupların karşılaştırılmasında Ki Kare testi, sayısal
değişkenler açısından grupların karşılaştırılmasında Mann Whitney-u testi
kullanılmıştır. Hava-kemik yolları arasındaki farkın gruplar arasında
karşılaştırılmasında tekrarlı ölçümlerde varyans analizi kullanılmıştır. İstatistiksel
ölçümlerde anlamlılık düzeyi P<0, 05 olarak kabul edilmiştir.
18
BULGULAR
Çalışmada en az 5 yıl önce ventilasyon tüpü tedavisi bitmiş, ortanca yaşları
14 (10- 21) olan 36 birey (65 kulak) ile ventilasyon tüpü takılmamış, ortanca yaşları
19 (18- 21) olan otoskopik bulguları normal 25 bireyin (50 kulak) odyometrik,
multifrekans timpanometri ve akustik refleks bulguları karşılaştırılmıştır. Çalışma
grubundaki bireylerin her birine bir defa ventilasyon tüpü takılmıştır. Çalışmaya
dahil edilen bireylerden elde edilen bulgular aşağıda sunulmuştur.
Tablo 4.1. Ventilasyon tüpünün takılı kaldığı süre
GRUP Ort.(ay) SD Min. Maks.
ÇALIŞMA
GRUBU
15,51 7,937 2 36
Tablo 4.2. Ventilasyon tüpü uygulaması bittikten sonra odyolojik değerlendirmeye
kadar geçen süre
GRUP Ort.(yıl) SD Min. Maks.
ÇALIŞMA
GRUBU
8,94 2,235 5 12
Tablo 4.3. Ventilasyon tüpünün çıkış şekli
GRUP Toplam Sayı(kulak) Yüzde
Spontan Çıkan 39 %60
Cerrahi ile Alınan 26 %40
19
Tablo 4.4. Çalışma ve kontrol grubundaki bireylerin otoskopik muayene bulguları
MUAYENE BULGULARI
ÇALIŞMA
GRUBU(kulak)
Sayı Yüzde%
KONTROL
GRUBU(kulak)
Sayı Yüzde%
DOĞAL 14 21,5 50 100
MAT 4 6,1 - -
KALSİFİK 15 23,07 - -
SKLEROTİK 5 7,6 - -
ADEZİV 2 3,07 - -
ATROFİK 5 7,6 - -
PSEUDOMEMBRAN 7 10,7 - -
PERFORE 2 3,07 - -
RETRAKTE+ATROFİK 2 3,07 - -
KALSİFİK+SKLEROTİK 1 1,53 - -
MAT+KALSİFİK+RETRAKTE 1 1,53 - -
KALSİFİK+PSEUDOMEMBRAN 3 4,59 - -
KALSİFİK+PERFORE 1 1,53 - -
SKLEROTİK+ATROFİK 2 3,07 - -
KALSİFİK+RETRAKTE 1 1,53 - -
20
Tablo 4.5. Çalışma Grubu ve Kontrol Grubundaki Bireylerin Değerlendirme
Anındaki Şikayet Durumları
ŞİKAYET ÇALIŞMA GRUBU
(kulak)
Sayı Yüzde%
KONTROL GRUBU
(kulak)
Sayı Yüzde%
ŞİKAYET YOK 52 80 100 50
AĞRI 3 4,6 - -
AKINTI 1 1,5 - -
ÇINLAMA 2 3,1 - -
YÜKSEK SESE
HASSASİYET
3 4,6 - -
İŞİTME KAYBI 1 1,5 - -
AĞRI+AKINTI 3 4,6 - -
21
4.1. İşitme Eşiği Ölçüm Sonuçları
Çalışmaya katılan tüm bireylerin 125-16000 Hz arası hava yolu işitme eşikleri
ile 250-4000 Hz arası kemik yolu işitme eşikleri ölçülmüş işitme eşiklerinin ortanca,
min. ve maks. değerleri tablo 4.6, 4.7, 4.8 ve 4.9’da sunulmuştur.
Tablo 4.6. Çalışma Grubu Hava Yolu İşitme Eşikleri
FREKANS Ortanca
(dB)
Min. Maks.
125 Hz 10 -5 75
250 Hz 5 -5 80
500 Hz 5 -5 90
1 kHz 5 -10 90
2 kHz 5 -10 50
4 kHz 5 -10 55
6 kHz 15 -10 60
8 kHz 10 -10 55
10 kHz 10 -5 40
12, 5 kHz 10 -5 65
14 kHz 5 -10 55
16 kHz 10 -15 55
22
Tablo 4.7. Kontrol Grubu Hava Yolu İşitme Eşikleri
Tablo 4.8. Çalışma Grubu Kemik yolu İşitme Eşikleri
FREKANS Ortanca
(dB)
Min. Maks.
125 Hz 5 -10 15
250 Hz 5 -10 15
500 Hz 0 -10 10
1 kHz 0 -5 5
2 kHz 0 -10 10
4 kHz 0 -10 10
6 kHz 5 -5 30
8 kHz 0 -10 35
10 kHz 5 -10 25
12, 5 kHz 0 -15 25
14 kHz -5 -20 20
16 kHz 5 -15 50
FREKANS Ortanca
(dB)
Min. Maks.
250 Hz -5 -10 20
500 Hz 0 -10 40
1 kHz -5 -10 35
2 kHz -5 -10 15
4 kHz 0 -10 10
23
Tablo 4.9. Kontrol Grubu Kemik Yolu İşitme Eşikleri
Çalışmamızın sonuçlarına göre; çalışma ve kontrol grubu karşılaştırıldığında
16kHz dışındaki hava yolu eşiklerinde, normal sınırlarda kalmakla birlikte çalışma
grubunda anlamlı bir yükselme bulunmuştur (P<0,05). 16 kHz’te ise her iki grup
arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Kemik yolu eşiklerinde ise normal
sınırlarda kalmakla birlikte çalışma grubunda kontrol grubuna göre 250 ve 1000
Hz’te anlamlı bir yükselme bulunmuştur (P<0,05). 500, 2000, 4000 Hz’te her iki
grup arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır .
4.2. Hava-Kemik Aralığı Bulguları
Çalışmamızın sonuçlarına göre çalışma ve kontrol grubunun her ikisinde de
500 ve 2000 Hz’te hava-kemik eşikleri arasında anlamlı farklılık bulunmuş ve bu
farkın çalışma grubunda daha fazla olduğu gözlenmiştir (P<0,05). 250, 1000 ve 4000
Hz’te ise hava-kemik eşikleri arasında çalışma grubunda anlamlı farklılık
bulunurken, kontrol grubunda hava-kemik eşikleri arasında anlamlı farklılık
bulunamamıştır. Her iki grubun hava kemik eşikleri arasındaki fark tablo 4.10 ve
4.11’de gösterilmektedir.
FREKANS Ortanca
(dB)
Min. Maks.
250 Hz 0 -10 10
500 Hz 0 -10 10
1 kHz 0 -5 5
2 kHz -5 -10 5
4 kHz -5 -10 10
24
Tablo 4.10. Çalışma Grubu Hava-Kemik Aralığı Bulguları
FREKANS Ort. (dB) SD
250 Hz 13, 69 14, 342
500 Hz 8, 85 10, 745
1 kHz 11, 62 12, 628
2 kHz 10, 77 9, 322
4 kHz 6, 69 10, 204
Tablo 4.11. Kontrol Grubu Hava-Kemik Aralığı Bulguları
FREKANS Ort. (dB) SD
250 Hz 2, 40 3, 676
500 Hz 2, 60 3, 943
1 kHz 1, 10 2, 908
2 kHz 2, 40 3, 812
4 kHz 1, 80 3, 156
4.3. KAE (Konuşmayı Alma Eşiği) Bulguları
Çalışmaya katılan bireylerden elde edilen sonuçlara göre çalışma grubunun
konuşmayı alma eşiğinde kontrol grubuna göre, normal sınırlarda kalmakla birlikte
istatistiksel olarak anlamlı bir yükselme bulunmuştur (P<0,05). Her iki grubun KAE
bulguları tablo 4.12’de gösterilmektedir.
Tablo 4.12. Çalışma ve Kontrol Grubu KAE (Konuşmayı Alma Eşiği) Bulguları
GRUP Ortanca
(dB)
Min. Maks.
ÇALIŞMA
GRUBU
15 5 75
KONTROL
GRUBU
10 0 15
25
4.4. KAY (Konuşmayı Ayırt Etme Yüzdesi) Bulguları
Bireylerden elde ettiğimiz sonuçlara göre çalışma grubunda kontrol grubuna
göre KAY skorunda normal sınırlarda kalmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlı
bir düşüş bulunmuştur (P<0,05). Her iki grubun KAY bulguları Tablo 4.13’de
gösterilmektedir.
Tablo 4.13. Çalışma ve Kontrol Grubu KAY (Konuşmayı Ayırt Etme Yüzdesi)
Bulguları
4.5. RESS (Rahatsız Edici Ses Seviyesi) Bulguları
Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre RESS değerinin kontrol grubunda
hasta gruba göre anlamlı bir şekilde daha iyi olduğu bulunmuştur (P<0,05). Her iki
grubun RESS değerleri Tablo 4.14’de gösterilmiştir.
Tablo 4.14. Çalışma ve Kontrol Grubu RESS (Rahatsız Edici Ses Seviyesi) Bulguları
GRUP 95 Sayı Yüzde%
100 Sayı Yüzde%
100+ Sayı Yüzde%
ÇALIŞMA
GRUBU
6 %9, 2 11 %16, 9 48 %73, 8
KONTROL
GRUBU
0 %0 3 %6 47 %94
GRUP Ortanca
(dB)
Min. Maks.
ÇALIŞMA
GRUBU
100 92 100
KONTROL
GRUBU
100 100 100
26
0
20
40
60
80
100
95 100 100+
RESS değerleri
Çalışma Grubu Kontrol Grubu
Şekil 4.1. Çalışma ve kontrol grubu RESS bulguları
Her iki grupta da en fazla RESS değeri 100dB’nin üzerinde (100+) elde
edilmiştir. Kontrol grubunda 95 dB’de hiçbir kulakta RESS değeri alınmamıştır.
4.6. Multifrekans Timpanometri Bulguları
4.6.1. Timpanogram Şekli Bulguları
Bireylerden elde edilen sonuçlara göre 226 Hz’te timpanogram şekilleri
açısından iki grup arasında anlamlı farklılık bulunmazken (P>0,05), 678 ve 1000
Hz’te her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur
(P<0,001). Her iki grubun timpanogram şekillerinin dağılımı Tablo 4.15, 4.16,
4.17’de sunulmuştur.
Tablo 4.15. Çalışma ve kontrol grubu 226 Hz probe tone timpanogram şekli
bulguları
GRUP TEK TEPELİ Sayı Yüzde%
ÇİFT TEPELİ Sayı Yüzde%
DÜZ Sayı Yüzde%
TOPLAM
SAYI
ÇALIŞMA
GRUBU
54 %84, 4 6 %9, 4 4 %6,3 64
KONTROL
GRUBU
48 %96 2 %4 0 %0 50
27
0102030405060708090
100
Tektepeli
Çifttepeli
Düz
Timpanogram şekilleri
Çalışma Grubu
Kontrol Grubu
Şekil 4.2. Çalışma ve kontrol grubu 226 Hz probe tone timpanogram şekli bulguları
Her iki grupta da 226 Hz probe tone’da en fazla tek tepeli timpanogram elde
edilmiştir.
Tablo 4.16. Çalışma ve kontrol grubu 678 Hz probe tone timpanogram şekli
bulguları
GRUP TEK TEPELİ Sayı Yüzde%
ÇİFT TEPELİ Sayı Yüzde%
DÜZ Sayı Yüzde%
TOPLAM
SAYI
ÇALIŞMA
GRUBU
22 %33, 8 35 %53, 8 8 %12, 3 65
KONTROL
GRUBU
47 %94 2 %4 1 %2 50
28
0
20
40
60
80
100
Tektepeli
Çifttepeli
Düz
Timpanogram şekilleri
Çalışma GrubuKontrol Grubu
Şekil 4.3. Çalışma ve Kontrol Grubu 678 Hz probe tone timpanogram şekli bulguları
678Hz probe tone’da kontrol grubunda en fazla tek tepeli timpanogram elde
edilirken, çalışma grubunda en fazla çift tepeli timpanogram elde edilmiştir.
Tablo 4.17. Çalışma ve kontrol grubu 1000Hz probe tone timpanogram şekli
bulguları
GRUP TEK TEPELİ Sayı Yüzde%
ÇİFT TEPELİ Sayı Yüzde%
DÜZ Sayı Yüzde%
TOPLAM
SAYI
ÇALIŞMA
GRUBU
6 %9,2 50 %76,9 9 %13,8 65
KONTROL
GRUBU
27 %54 22 %44 1 %2 50
29
01020304050607080
Tektepeli
Çifttepeli
Düz
Timpanogram şekilleri
Çalışma GrubuKontrol Grubu
Şekil 4.4. Çalışma ve kontrol grubu 1000 Hz probe tone timpanogram şekli bulguları
1000 Hz probe tone’da kontrol grubunda en fazla tek tepeli timpanogram elde
edilirken, çalışma grubunda en fazla çift tepeli timpanogram elde edilmiştir.
4.6.2. Timpanogram Tipi Bulguları
Her iki gruptan elde edilen timpanogram sonuçlarına göre gruplar arasında
timpanogram tipi açısından 226, 678 ve 1000 Hz probe tone’da istatistiksel olarak
anlamlı farklılık mevcuttur (P<0,001). Grupların farklı probe tone’lardaki
timpanogram tiplerine göre dağılımı Tablo 4.18, 4.19, 4.20’de gösterilmiştir.
Tablo 4.18. 226 Hz probe tone timpanogram tipi bulguları
TİMPANOGRAM TİPİ ÇALIŞMA GRUBU
Sayı Yüzde%
KONTROL GRUBU
Sayı Yüzde%
TİP A 13 20,3 36 72
TİPAd 42 65,6 12 24
TİPAs 0 0 2 4
TİPB 4 6,3 0 0
TİPC 5 7,8 0 0
TOPLAM SAYI 64 50
30
01020304050607080
Tip A Tip Ad Tip As Tip B Tip CTimpanogram tipleri
Çalışma GrubuKontrol Grubu
Şekil 4.5. 226 Hz probe tone timpanogram tipi bulguları
226 Hz probe tone’da kontrol grubunda en fazla tip A timpanogram elde
edilirken, çalışma grubunda en fazla tip Ad timpanogram elde edilmiştir.
Tablo 4.19. 678 Hz probe tone timpanogram tipi bulguları
TİMPANOGRAM TİPİ ÇALIŞMA GRUBU
Sayı Yüzde%
KONTROL GRUBU
Sayı Yüzde%
TİP A 1 1,5 10 20
TİPAd 54 83,1 39 78
TİPAs 0 0 0 0
TİPB 8 12,3 1 2
TİPC 1 1,5 0 0
ATİPİK 1 1,5 0 0
TOPLAM SAYI 65 50
31
0102030405060708090
Tip A Tip Ad Tip As Tip B Tip C Atipik
Timpanogram tipleri
Çalışma Grubu
Kontrol Grubu
Şekil 4.6. 678 Hz probe tone timpanogram tipi bulguları
678 Hz probe tone’da her iki grupta da en fazla tip Ad timpanogram elde
edilmiştir.
Tablo 4.20. 1000 Hz probe tone timpanogram tipi bulguları
TİMPANOGRAM TİPİ ÇALIŞMA GRUBU
Sayı Yüzde%
KONTROL GRUBU
Sayı Yüzde%
TİP A 3 4,6 17 34
TİPAd 50 76,9 24 48
TİPAs 1 1,5 8 16
TİPB 9 13,8 1 2
TİPC 1 1,5 0 0
ATİPİK 1 1,5 0 0
TOPLAM SAYI 65 50
32
01020304050607080
Tip A Tip Ad Tip As Tip B Tip C Atipik
Timpanogram tipleri
Çalışma GrubuKontrol Grubu
Şekil 4.7. 1000 Hz probe tone timpanogram tipi bulguları
1000 Hz probe tone’da her iki grupta da en fazla tip Ad timpanogram elde
edilmiştir.
4.6.3. Timpanometrik Tepe Basıncı Bulguları
Her iki gruptan elde edilen sonuçlar karşılaştırıldığında 226 ve 1000 Hz probe
tone’da istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmazken (P>0,05), 678 Hz probe
tone’da iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (P<0,05).
Gruplardan elde edilen değerler Tablo 4.21, 4.22, 4.23’de gösterilmiştir.
Tablo 4.21. 226 Hz probe tone timpanometrik tepe basıncı değerleri
GRUP Ortanca (daPa) Min. Maks. 25.Yüzdelik 75.Yüzdelik Toplam
Sayı(kulak)
ÇALIŞMA
GRUBU
25 -200 130 0 30 60
KONTROL
GRUBU
20 -35 35 15 25 50
33
Tablo 4.22. 678 Hz probe tone timpanometrik tepe basıncı değerleri
GRUP Ortanca(daPa) Min. Maks. 25.Yüzelik 75.Yüzdelik Toplam
Sayı(kulak)
ÇALIŞMA
GRUBU
15 -165 195 0 30 57
KONTROL
GRUBU
25 -20 40 15 30 49
Tablo 4.23. 1000 Hz probe tone timpanometrik tepe basıncı değerleri
GRUP Ortanca(daPa) Min. Maks. 25.Yüzdelik 75.Yüzdelik Toplam
Sayı(kulak)
ÇALIŞMA
GRUBU
40 -190 165 15 55 56
KONTROL
GRUBU
35 -20 65 30 45 49
-300
-200
-100
0
100
200
300
226 Hz 678 Hz 1000 Hz
Probe Frekansı
daPa
Şekil 4.8. Çalışma grubu probe frekanslarına göre timpanometrik tepe basıncı
değerlerinin dağılımı.
34
-40
-20
0
20
40
60
80
226 Hz 678 Hz 1000 Hz
Probe Frekansı
daPa
Şekil 4.9. Kontrol grubu probe frekanslarına göre timpanometrik tepe basıncı
değerlerinin dağılımı
4.6.4. Admitans Bulguları
İki grup arasında 226, 678, 1000 Hz probe tone’da yapılan ölçümlerde
istatistiksel olarak anlamlı farklılık elde edilmiştir (P<0,001). Admitans değerleri
bütün probe tone’larda çalışma grubunda daha yüksek bulunmuştur. Gruplardan elde
edilen değerler Tablo 4.24, 4.25, 4.26’da gösterilmiştir.
Tablo 4.24. 226 Hz probe tone admitans değerleri
GRUP Ortanca(mmho) Min. Maks. 25.Yüzdelik 75.Yüzdelik Toplam
Sayı(kulak)
ÇALIŞMA
GRUBU
2, 1 0, 3 6, 4 0,9 3,4 60
KONTROL
GRUBU
0, 7 0, 2 2, 3 0,4 0,9 50
35
Tablo 4.25. 678 Hz probe tone admitans değerleri
GRUP Ortanca(mmho) Min. Maks. 25.Yüzdelik 75.Yüzdelik Toplam
Sayı(kulak)
ÇALIŞMA
GRUBU
5, 0 1, 0 9, 8 3,3 5,8 57
KONTROL
GRUBU
1, 6 0, 4 5, 8 1,1 2,3 49
Tablo 4.26. 1000 Hz probe tone admitans değerleri
GRUP Ortanca(mmho) Min. Maks. 25.Yüzdelik 75.Yüzdelik Toplam
Sayı(kulak)
ÇALIŞMA
GRUBU
4, 8 1, 0 15, 0 2,7 6,2 56
KONTROL
GRUBU
1, 9 1, 0 5, 0 1,2 2,6 49
0
5
10
15
20
226 Hz 678 Hz 1000 Hz
Probe Frekansı
mm
ho
Şekil 4.10. Çalışma grubu probe frekanslarına göre admitans değerlerinin dağılımı
Çalışma grubunda probe frekansı arttıkça admitans değerlerinin de arttığı
bulunmuştur.
36
01234567
226 Hz 678 Hz 1000 Hz
Probe Frekansı
mm
ho
Şekil 4.11. Kontrol grubu probe frekanslarına göre admitans değerlerinin dağılımı
Kontrol grubunda probe frekansı arttıkça admitans değerlerinin de arttığı
bulunmuştur. En yüksek admitans değeri 678 Hz probe tone’da elde edilmiştir.
4.6.5. Eşdeğer Kulak Kanalı Hacmi Bulguları
Sadece 226 Hz probe tone’da eşdeğer kulak kanalı hacmi ölçülmüştür. İki
grup arasında anlamlı farklılık bulunamamıştır (P>0,05). Gruplardan elde edilen
eşdeğer kulak kanalı hacmi sonuçları Tablo 4.27’de gösterilmiştir.
Tablo 4.27. 226 Hz probe tone eşdeğer kulak kanalı hacmi
GRUP Ortanca Min. Maks.
ÇALIŞMA
GRUBU
1, 5 1, 1 7, 2
KONTROL
GRUBU
1, 5 0, 9 2, 2
37
4.7. Akustik Refleks Bulguları
4.7.1. 226Hz Probe Tone Kontralateral Refleks Bulguları
Her iki gruba 500, 1000, 2000, 4000 Hz’te ölçüm yapılmış ve 2000 Hz’te
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmazken (P>0,05), 500, 1000, 4000 Hz’te
anlamlı fark bulunmuştur (P<0,05). Gruplardan elde edilen refleks sonuçlarının
dağılımı Tablo 4.28’de gösterilmiştir.
Tablo 4.28. 226 Hz probe tone kontralateral refleks
ÇALIŞMA GRUBU KONTROL GRUBU
FREKANS VAR Sayı Yüzde%
YOK Sayı Yüzde%
VAR Sayı Yüzde%
YOK Sayı Yüzde%
500 Hz 57 87,7 8 12,3 50 100 0 0
1000 Hz 58 89,2 7 10,8 50 100 0 0
2000 Hz 58 89,2 7 10,8 49 98 1 2
4000 Hz 54 83,1 11 16,9 48 96 2 4
0102030405060708090
500Hz 1kHz 2kHz 4kHzFrekanslar
Refleks varRefleks yok
Şekil 4.12. 226 Hz probe tone çalışma grubu refleks elde edilme yüzdeleri
226 Hz probe tone’da çalışma grubunda bütün frekanslarda refleks elde
edilme oranı daha yüksek bulunmuştur.
38
0
20
40
60
80
100
500Hz 1kHz 2kHz 4kHzFrekanslar
Refleks varRefleks yok
Şekil 4.13. 226 Hz probe tone kontrol grubu refleks elde edilme yüzdeleri
226 Hz probe tone’da kontrol grubunda bütün frekanslarda refleks elde
edilme oranı daha yüksek bulunmuştur
4.7.2. 678 Hz Probe Tone Kontralateral Refleks Bulguları
Her iki gruba 250, 1000, 2000, 4000 Hz’te ölçüm yapılmış ve iki grup
arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamamıştır (P>0,05). Gruplardan
elde edilen refleks sonuçlarının dağılımı Tablo 4.29’da gösterilmiştir. Kontrol
grubunda refleks elde edilme oranının daha düşük olması dikkat çekicidir.
Tablo 4.29. 678 Hz probe tone kontralateral refleks
ÇALIŞMA GRUBU KONTROL GRUBU
FREKANS VAR Sayı Yüzde%
YOK Sayı Yüzde%
VAR Sayı Yüzde%
YOK Sayı Yüzde%
250 Hz 30 46,2 35 53,8 17 34 33 66
1000 Hz 31 47,7 34 52,3 16 32 34 68
2000 Hz 30 46,2 35 53,8 16 32 34 68
4000 Hz 29 44,6 36 55,4 16 32 34 68
39
0
10
20
30
40
50
60
250Hz 1kHz 2kHz 4kHzFrekanslar
Refleks varRefleks yok
Şekil 4.14. 678 Hz probe tone çalışma grubu refleks elde edilme yüzdeleri
678 Hz probe tone’da çalışma grubunda bütün frekanslarda refleks elde
edilmeme oranı daha yüksek bulunmuştur.
010203040506070
250Hz 1kHz 2kHz 4kHzFrekanslar
Refleks varRefleks yok
Şekil 4.15. 678 Hz probe tone kontrol grubu refleks elde edilme yüzdeleri
678 Hz probe tone’da kontrol grubunda bütün frekanslarda refleks elde
edilmeme oranı daha yüksek bulunmuştur.
40
4.7.3. 1000 Hz Probe Tone Kontralateral Refleks Bulguları
Her iki gruba 250, 500, 2000, 4000 Hz’te ölçüm yapılmış ve iki grup arasında
bütün frekanslarda istatistiksel olarak anlamlı farklılık elde edilmiştir (P<0,05).
Gruplardan elde edilen refleks sonuçlarının dağılımı Tablo 4.30’da gösterilmiştir.
Tablo 4.30. 1000 Hz probe tone kontralateral refleks
ÇALIŞMA GRUBU KONTROL GRUBU
FREKANS VAR Sayı Yüzde%
YOK Sayı Yüzde%
VAR Sayı Yüzde%
YOK Sayı Yüzde%
250 Hz 46 70,8 19 29,2 44 88 6 12
500 Hz 46 70,8 19 29,2 45 90 5 10
2000 Hz 48 73,8 17 26,2 46 92 4 8
4000 Hz 45 69,2 20 30,8 45 90 5 10
01020304050607080
250Hz 500Hz 2kHz 4kHzFrekanslar
Refleks varRefleks yok
Şekil 4.16. 1000 Hz probe tone çalışma grubu refleks elde edilme yüzdeleri
1000 Hz probe tone’da çalışma grubunda bütün frekanslarda refleks elde
edilme oranı daha yüksek bulunmuştur.
41
0102030405060708090
100
250Hz 500Hz 2kHz 4kHzFrekanslar
Refleks varRefleks yok
Şekil 4.17. 1000 Hz probe tone kontrol grubu refleks elde edilme yüzdeleri
1000 Hz probe tone’da kontrol grubunda bütün frekanslarda refleks elde
edilme oranı daha yüksek bulunmuştur.
Çalışmamızda ayrıca ventilasyon tüpü takılan bireyler arasında da;
ventilasyon tüpü spontan düşenler ve ventilasyon tüpü cerrahi ile alınanlar arasında
karşılaştırma yapılmıştır. Ventilasyon tüpü takılan bireylerden 39 (%60)’ unun tüpü
spontan düşmüş, 26 (%40)’ sının tüpü cerrahi ile çıkarılmıştır. İki grup arasında
yapılan karşılaştırmada elde edilen bulgular aşağıda sunulmuştur.
İki grup arasında hava yolu işitme eşikleri açısından 125 Hz, 14 kHz ve 16
kHz’ te istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunurken (P<0,05), diğer frekanslarda
fark bulunamamıştır. Yapılan admitans değerlendirmesinde 226 Hz probe tone da
istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmazken (P>0,05), 678 ve 1000 Hz probe
tone’da anlamlı fark elde edilmiştir (P<0,05). 678 ve 1000 Hz probe tone admitans
değerleri Tablo 4. 31 ve 4. 32’de gösterilmiştir.
42
Tablo 4.31. 678 Hz probe tone’da iki grup arasındaki admitans değerleri
GRUP Ortanca (mmho) Min. Maks.
SPONTAN ÇIKAN 5, 2 1, 0 9, 8
CERRAHİ İLE
ALINAN
4, 1 1, 2 9, 2
Tablo 4.32. 1000 Hz probe tone’da iki grup arasındaki admitans değerleri
GRUP Ortanca (mmho) Min. Maks.
SPONTAN ÇIKAN 5, 1 1, 0 15, 0
CERRAHİ İLE
ALINAN
2, 8 1, 0 11, 0
Bunların dışında, yapılan odyolojik değerlendirmelerin hiçbirinde iki grup
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. İki grup arasında
şuan ki şikayet durumları açısından da anlamlı farklılık bulunamamıştır (P>0,05).
43
TARTIŞMA
Efüzyonlu otitis media , akut bir enfeksiyonun bulgu ve belirtileri olmaksızın
orta kulak boşluğunda sıvı toplanması ile karakterize, orta kulağın inflamatuar bir
hastalığıdır (22, 25, 28, 29, 30, 31). 2 yaşına kadar çocukların üçte ikisini etkiler (1,
32 ). EOM’un etyolojisinde en çok enfeksiyon, alerji, çevresel faktörler,
mevsimsel faktörler ve östaki tüpü disfonksiyonundan söz edilmektedir (3, 4, 28).
Östaki tüpü disfonksiyonu meydana geldiğinde etyolojiye bakmaksızın orta kulak
hastalıklarının bir döngüsü başlar (6). Östaki tüpü orta kulak kavitesi ve nazofarenks
arasında bağlantı sağlayan osteokartilajinöz bir tüptür. Ana fonksiyonu; orta kulağı
koruma, temizleme ve ventilasyonunu sağlamadır (6, 14 , 18, 22, 28, 33, ). Östaki
tüpünün disfonksiyonu, orta kulağın ventilasyonunu bozar ve orta kulak kavitesinde
sekresyon olasılığını arttırır. Orta kulak ventilasyonu bozulduğu zaman, negatif orta
kulak basıncı, kulak zarı retraksiyonu ve sekresyon birikimi meydana gelir. Bu
sekresyonların kavitede uzun süre kalması büyük olasılıkla polip formasyon, fibröz
doku, östaki tüpü tıkanıklığı ve kronik EOM gibi yapısal değişikliklere neden olur
(28, 33).
Uzun süren EOM’un komplikasyonlarından biri işitme kaybıdır. Yaşamın ilk
24-36 ayında işitsel girdinin düzensizliği konuşma gelişiminin gecikmesine ve eğitim
başarısının düşmesine neden olabilir (34, 6, 33). Sanja ve diğ, Houghton ve
diğ.’nin çalışmalarında okul öncesi ve erken okul çağında işitme bozukluğunun en
sık nedeninin EOM olduğunu belirttiklerini bildirmişlerdir (31).
Efüzyonlu otitis medianın tedavisinde hedef; işitmenin restorasyonu ve
kronik kulak hastalığının önlenmesidir (6). En yaygın medikal tedavi seçenekleri;
dekonjestanlar, mukolitikler, steroidler, antihistaminler ve antibiyotiklerin
kullanımını içine alır (6, 35). Kronik EOM’un en etkin tedavisi ventilasyon tüpü
(VT) uygulamasıdır (5, 8 13, 33, 35, 36 ). VT orta kulağın havalanmasını,
mukozal değişimlerin çözümlenmesini sağlar (6). Bu uygulama ile orta kulak
basıncı normale döner, östaki tüpü yoluyla sıvının drenajı kolaylaşır ve işitme kaybı
düzelir (5, 13).
Çalışmamızın amacı; ventilasyon tüplerinin geç dönem etkilerini
belirlemektir. Bu nedenle her hastaya otoskopik muayenenin ardından odyolojik
44
değerlendirme yapılmıştır. Ayrıca çalışmaya katılan bireylere multifrekans
timpanometri ölçümü yapılmıştır. Literatürde, VT’nin etkilerini araştırmak için pek
çok çalışma yapılmıştır. Ancak bizim çalışmamız VT tedavisi bittikten en az 5 yıl
sonra hastalardaki olası değişiklikleri belirlemek amacı ile yapılmıştır. Çeşitli
kaynaklarda VT’nin kulak zarı patolojisi, işitme kaybı gibi çeşitli komplikasyonlara
neden olabileceği bildirilmiştir.
Literatürde VT uygulamasının çoğunlukla başarı sağlarken, VT’nin
varlığının kulak zarı dokusunda mekanik stres oluşturduğu ve buna bağlı olarak da
atrofi, otore, timpanoskleroz, retraksiyon, perforasyon gibi komplikasyonlar
meydana gelebileceği bildirilmiştir (5, 7, 8, 11, 13, 24, 32, 34, 37, 38,). Vard ve
diğ., Nelson ve diğ.’nin kolesteatoma ve timpanik membran perforasyonu gibi
komplikasyonların olasılığının uzun vadeli tüplerde arttığını bulduklarını
bildirmişlerdir. Vard ve diğ. , Prendergast ve diğ. ’nin VT’nin kulak zarında stres ve
vibratör hareketinin sonuçlarını biomekanik olarak değerlendirdiklerini ve membran
hareketinde VT’nin etkisini ortaya çıkardıklarını bildirmişlerdir. Hafif VT’lerin daha
fazla fizyolojik membran hareketine izin verdiğini, VT’nin kütlesinin artması ile
umboda fizyolojik vibrasyonların engellendiğini bildirmişlerdir (5).
Daly ve diğ., ventilasyon tüpü takılan hastaları 8 yıl takip etmişler ve 8 yılda
en çok prevalans gösteren sekelin atrofi ve retraksiyon olduğunu bildirmişlerdir (37).
Literatürde EOM tedavisinden sonra meydana gelen atrofi ve retraksiyon oranları
arasında farklılık vardır. Daly ve diğ., Maw ve Bawden’in tüp ile tedavi edilen
kulaklarda %22 ve tüp ile tedavi edilmeyen kulaklarda %5 oranında pars tensa
atrofisi bulduklarını bildirmişlerdir (37).
Ventilasyon tüpünün önemli komplikasyonlarından biri de kalıcı perforasyon
gelişimidir (7). Basut ve diğ. , Kilby ve diğ. ’nin 52 kulakta yaptıkları çalışmada
kalıcı perforasyon oranını %1, 9 , MacKinnon’un 253 kulakta yaptığı çalışmada ise
kalıcı perforasyon oranını %2 olarak saptadığını bildirmişlerdir (7). Alford , kalıcı
perforasyon oranının kısa vadeli tüplerde daha düşük olduğunu bildirmiştir (32).
Yum ve diğ., VT’nin kulakta kalma süresi 2 yıldan uzun olan hastalarda kalıcı
perforasyon oranını 2 yıldan kısa olan gruba göre anlamlı olarak daha yüksek
bulduklarını bildirmişlerdir (8). Çalışmamızda, VT’lerin kulakta kalma süreleri
45
ortalama değer olarak 15,51 ay (min 2ay-maks 36ay)’dır. 65 kulakta toplam
perforasyon oranı ise %3,07 olarak tespit edilmiştir.
Basut ve diğ., paparella ve sheppard tip VT’lerin arasında komplikasyon
oranları açısından anlamlı bir fark bulamamışlardır. Paparella tip VT’nin iç
kanadının geniş olmasına rağmen kalıcı perforasyon oranlarının Sheppard tipten
farklı olmamasının nedeni (Sheppard için %3, 5, Paparella için %3) olarak tüp
materyalinin silikon olmasından kaynaklandığını bildirmişlerdir (7). Çalışmamızda
VT tiplerinin etkisi dikkate alınmamıştır.
Yasan ve diğ., Dursun ve diğ. ’nin VT takılan hastaların uzun süreli
takiplerinde zara bağlı komplikasyon oranını %43,4, Savaş ve diğ. ’nin ise
timpanoskleroz oranını %60-63 arasında tespit ettiklerini bildirmişlerdir (13).
Çalışmamızda toplam 15 kulakta (%23, 07) kalsifik plak tespit edilmiştir. Zara bağlı
toplam komplikasyon oranı ise %78, 5 olarak bulunmuştur. Komplikasyon oranının
literatüre göre daha yüksek olmasının, minimal kulak zarı patolojilerinin de
komplikasyon olarak kabul edilmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir..
Ventilasyon tüpünün en sık komplikasyonu otoredir (12). Postoperatif otore
pürülan sıvının varlığı veya inflamasyonlu orta kulak mukozası ile ilgilidir.
Hochman ve diğ ., Gates ve diğ. ile Per-Lee’nin postop otore insidansını genellikle
%15- %19 fakat %3,4- %74 arasında da değişebileceğini belirttiklerini
bildirmişlerdir (12). Literatürde paparella ve sheppard tip VT’lerde otore görülme
oranı karşılaştırılmış ve paparella tip VT uygulananlarda %14, sheppard tip VT
uygulananlarda ise %15 oranında otore tespit edilmiştir (7). Çalışmamızda otore,
‘vakaların değerlendirme anındaki şikayetleri’ adı altında sorgulanmıştır. Bunun
sonucunda vakaların 3’ünde (%4, 6) otore ve ağrı, 1’inde (%1, 5) sadece otore
bulunmuştur. Vakaların %80’i hiçbir şikayetinin olmadığını belirtirken, %4, 6’sı
ağrı, %4, 6’sı yüksek sese hassasiyet, %1, 5’i işitme kaybı, %3, 1’i çınlama
şikayetlerinin olduğunu bildirmişlerdir. Literatürden farklı olarak bizim
çalışmamızda otore, tüp takıldıktan veya tüp çıktıktan hemen sonra incelenmemiş,
tüp çıktıktan en az 5 yıl sonraki durum değerlendirilmiştir.
Literatürde VT’nin işitme üzerine etkisi konusunda kesin bir görüş birliği
yoktur. Tüp takılması işitmenin düzelmesinde ve efüzyonun azalmasında önemlidir
fakat myringosklerozisi arttırır (35). American Academy of Pediatrics, EOM’da
46
40dB’den fazla işitme kaybı, özellikle posterosüperior retraksiyon cepleri, kemikçik
erozyonları ve adeziv atelektazi olduğu durumlarda VT takılmasını tavsiye etmiştir
(28). British Medical Journal , Tos ve Paulsen’in VT uygulamasından sonra
hastaların timpanometrik değerlendirmede anormal bulgular göstermelerine rağmen,
işitmelerinin düzeldiğini belirttiklerini bildirmiştir (34). Daly ve diğ., yaptıkları
çalışmada VT uygulaması sonrası 3. ve 8. yılda çocukların %2’sinde, 3. yılda
%5’inde, 8. yılda %3’ünde işitme kaybı tespit ettiklerini bildirmişlerdir (37).
Daly ve diğ., Maw ve Bawden’in tüp tedavisinden sonraki 7-10 yılda 3-
4dB’lik kötü işitmenin retraksiyon ile ilgili olduğunu belirttiklerini bildirmişlerdir
(37). Li ve diğ., kulak zarı retraksiyonunun işitme üzerine etkisini araştırmışlar ve
sonuçta, hafif pars flasida retraksiyonunda işitme eşiklerinin retraksiyon olmayan
gruba göre daha yüksek olduğunu bulmuşlardır (39). Rovers ve diğ., watchful
waiting metodu uygulanan ve VT takılan infantları 12 ay süre ile takip etmişler ve 6
ayda, tüp takılan infantların işitmelerinin düzeldiğini bildirmişlerdir (40).
Literatürde bazı çalışmalar, VT ile tedavinin alıcı-ifade edici dil gelişimi ve yaşam
kalitesini arttırma yönünde bir etkisinin olmadığını tespit ettiklerini bildirmişlerdir
(40, 41). Rovers ve diğ. , Maw ve diğ. ’nin VT uygulamasını takiben 9 ayda alıcı-
ifade edici dil gelişimi açısından iki grup arasında fark bulduklarını belirtmişlerdir
(40).
Çalışmamızın sonuçlarına göre; 16 kHz dışındaki hava yolu eşiklerinin
çalışma grubunda normal sınırlarda kalmakla birlikte kontrol grubuna göre anlamlı
şekilde yükseldiği bulunmuştur. 16 kHz’te ise iki grup arasında anlamlı farklılık elde
edilememiştir. Kemik yolu eşiklerinde ise normal sınırlarda kalmakla birlikte
çalışma grubunda kontrol grubuna göre 250 ve 1000 Hz’te anlamlı bir yükselme
bulunmuştur. 500, 2000, 4000 Hz’te her iki grup arasında anlamlı bir farklılık
bulunamamıştır. Çalışmamızda VT takılan kulakların 6’sında ( %9, 2) çok hafif
derecede, 1’inde ( %1, 5) hafif derecede iletim tipi, 1’inde ( %1, 5) ileri derecede
mikst tip işitme kaybı bulunmuştur. Ayrıca, saf ses ortalaması normal sınırlarda
olmakla birlikte 9 ( %13, 8) kulakta alçak frekanslara doğru düşüş gösteren
odyogram elde edilmiştir. Yüksek frekanslardaki eşikler çalışma grubunda kontrol
grubuna göre anlamlı şekilde daha yüksek bulunmuştur.
47
Literetürde iletim tipi işitme kaybında hava-kemik aralığı olmasının normal
olduğu belirtilmiştir (14). Çalışmamızda kontrol grubunda 500 ve 2000 Hz’te hava
ve kemik yolu işitme eşikleri arasında anlamlı fark tespit edilmiştir. Çalışma
grubunda ise bütün frekanslarda hava ve kemik yolu işitme eşikleri arasında anlamlı
fark bulunmuştur. 500 ve 2000 Hz’teki farkın kontrol grubuna göre çalışma
grubunda daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
İletim tipi işitme kaybında KAY’ın normal aralığının %80- %100 arasında
olduğu belirtilmektedir (18). Çalışmamızda, çalışma grubunda normal sınırlarda
kalmakla birlikte KAY’ın kontrol grubuna göre anlamlı şekilde düştüğü
bulunmuştur.
Kulağın immitansı değişik mekanik ve akustik esneklikler, kütle ve rezistans
kaynaklarından sağlanmaktadır. 1; Katılık (esneklik) komponenti; dış kulakta ve orta
kulak boşluğunda bulunan hava hacminden, kulak zarı ve kemikçilerin tendonları
ile ligamentlerinden meydana gelir. 2; Kütle komponenti; kemikçiklere, kulak
zarının pars flasida’sına, ve perilenfe dayanır. 3; Rezistans (sürtünme) perilenf,
orta kulak boşluğundaki müköz membranlar, orta kulak ile mastoid hava boşlukları
arasındaki dar hava geçişlerine, ve ayrıca kulak zarı ile değişik orta kulak tendonları
ve ligamentlerince oluşturulur. Orta kulak kaslarının kasılması ayrıca kulağın
immitansını sıklıkla katılık kompanentini artırarak değiştirir. Değişik patolojiler
kulağın karakteristik admitansında değişikliklere sebep olmakta ve aralarındaki
ayrımı sağlamaktadır (18).
Literatüre göre, MFT ile orta kulak patolojileri ile ilgili önemli klinik
bilgilerin elde edilebileceği timpanogram kayıtları yapılabilir (16, 24, 42 ).
Ferekidis ve diğ. ’ne göre (42), MFT akut otitis media’da 226 Hz timpanogramın
bulamayacağı, devam eden patolojiyi gösteren orta kulak değişikliklerini
kaydetmektedir. Ancak, multifrekans timpanometride kulak zarının etkilendiği
spesifik patolojik süreçler ve spesifik timpanometrik bulgular arasında birebir
benzerlik yoktur (24). Purdy ve Williams; Fields ve diğ, 1993; Sassen ve diğ,
1994; ve Watters ve diğ. ’nin (1997) alçak frekans probe tone timpanometrinin
yetişkinlerde ve çocuklarda orta kulak patolojisini ayırt etmede güvenilir bir yöntem
olduğunu, özellikle orta kulak efüzyonunun teşhisinde %90-95 ve %70-75 oranında
güvenilir olduğunu belirttiklerini bildirmişlerdir (21). EOM’un çeşitli durumlarında;
48
kemikçiklerle temas halinde olan yoğun efüzyon nedeniyle artan kütle etkisi veya
orta kulak boşluğu ve mastoid hava hacminin azalması nedeniyle azalan komplians
impedansı değiştirebilir. Bu durumda 226 Hz’te timpanogram düz olmayabilir (15).
Biz de çalışmamızda orta kulak ve zar patolojileri ile ilgili daha detaylı bilgi elde
edebilmek amacı ile MFT yöntemini kullandık.
Orta kulak efüzyonu, orta kulağın katılık komponentini arttırır (19, 20).
Sistemin katılığının değiştiği orta kulak problemli vakalarda, yüksek frekans probe
tone ile orta kulak anormalliğini belirlemek daha kolaydır. Çünkü 660/667 Hz probe
tone orta kulağın rezonans frekansına daha yakındır ve sistemin katılık etkisi daha az
baskındır (24).
Literatürde timpanometrik tepe basıncı için önerilen sınır değerleri çok
geniştir, -25 daPa (Holmquist ve Miller, 1972), -30 daPa (Feldman, 1975), -50
daPa (Porter, 1972), -100 daPa (Jerger, 1970; Jerger, Jerger, Mauldin, 1972; G.
Jerger ve diğ, 1974; Fiellau ve Nikolajsen, 1983; Silman ve diğ, 1992), -150
daPa (Renvall ve Liden, 1978; Davies ve diğ, 1988) ve -170 daPa (Brooks, 1969).
Uygulamada, -100 daPa timpanometrik tepe basıncı kabul edilebilir alt sınır olarak
görülmektedir (18).
Literatürde, VT takıldıktan sonra 8 yıl takip edilen 165 kulağın 35’inde
timpanometrik anormallik bulunmadığı bildirilmiştir. Negatif timpanometrik tepe
basıncının ise 8 yılda anlamlı şekilde arttığı belirtilmiştir (37).
Çalışmamızda, çalışma ve kontrol grubu karşılaştırıldığında timpanometrik
tepe basıncı yönünden 226 Hz ve 1000 Hz probe tone’da iki grup arasında anlamlı
farklılık bulunmazken, 678 Hz probe tone’da anlamlı farklılık elde edilmiştir. Bu
farkın, 678 Hz probe tone’un orta kulağın rezonans frekansına daha yakın
olmasından ve sistemin katılık etkisinin daha az baskın olmasından kaynaklandığını
düşünmekteyiz.
Çalışmamızda, çalışma grubundan 5 kulakta, kontrol grubundan ise 1 kulakta
226 Hz probe tone’da negatif tepe noktası elde edilirken, aynı kulaklarda 678 Hz ve
1000 Hz probe tone’da tepe noktası elde edilememiştir. Literatürde, orta kulak
hastalığı tanısı almış infant, çocuk ve yetişkinlerde normal 226 Hz timpanogram,
yüksek frekans probe tone’larda ise anormal timpanogramlar elde edildiği
bildirilmiştir (17). Li ve diğ., Hunter ve diğ. ’nin 226 Hz probe tone’un hafif orta
49
kulak patolojilerine daha az duyarlı olduğunu belirttiklerini bildirmişlerdir. Çalışma
grubundaki 4 kulakta bütün frekanslarda tepe noktası elde edilememiştir, 1 kulakta
sadece 226Hz probe tone’da , 1 kulakta sadece 1000Hz probe tone’da tepe noktası
elde edilememiştir. 1 kulakta ise bütün frekanslarda pozitif tepe noktası elde
edilmiştir. Elde edilen negatif tepe noktasının geçirilmekte olan otitis media’ya
(OM) bağlı olabileceğini düşünmekteyiz. Ancak literatürde, orta kulak efüzyonu
bulunması ile bulunmaması arasındaki farkı ayırabilecek kabul edilebilir bir
timpanometrik tepe basıncı sınır değeri görülmediği bildirilmiştir (18). Anormal
yüksek zirve basınçlarının ise önemi açık değildir. Sadece birkaç yayında otitis
mediada ki bazı vakalarda pozitif basınç rapor edilmiştir (18).
Çalışmamızda, timpanogram tipleri açısından gruplar karşılaştırıldığında
bütün frekanslarda iki grup arasında anlamlı farklılık olduğu sonucu bulunmuştur.
Bu durumun nedeninin ise çalışma grubundaki zar patolojisinin yoğunluğu ve bazı
vakalarda geçirilmekte olan OM’ye bağlı olabileceğini düşünmekteyiz. Çalışma
grubunda 226 Hz’te en çok tip Ad timpanogram (%65,6), en az tip B timpanogram
(%6,3) görülmektedir, tip As timpanogram ise hiç görülmemektedir. 678 Hz’te en
çok tip Ad timpanogram (%83, 1), en az tip C ve atipik timpanogram (% 1, 5)
görülmektedir, tip As timpanogram ise hiç görülmemektedir. 1000 Hz’te ise en çok
tip Ad timpanogram (% 76, 9), en az tip C ve atipik timpanogram (%1, 5)
görülmektedir. Kontrol grubunda 226 Hz’te en çok tip A timpanogram (%72), en az
tip As timpanogram (%4) görülmektedir, tip B ve C timpanogram ise hiç
görülmemektedir. 678 Hz’te en çok tip Ad timpanogram (%78), en az tip B
timpanogram (%2) görülmektedir, tip As ve tip C timpanogram ise hiç
görülmemektedir. 1000 Hz’te ise en çok tip Ad (%48), en az tip B timpanogram
(%2) görülmektedir, tip C timpanogram ise hiç görülmemektedir.
Literatüre göre, tip A timpanogramın basık bir tepesi bulunuyorsa tip As
olarak sınıflandırılır, sıklıkla otoskleroz ile bağlantılıdır fakat otitis media da da
oluşabilir. Çok yüksek tepeli tip A timpanogramlar tip Ad olarak oluşur. Skarlı
veya flasid kulak zarı haricinde normal kulak zarında, veya kemikçik kopmasında
bulunur. Tip B timpanogramlar basınç aralıklarında devamlı olarak düzdür, ve orta
kulağında sıvı olan ve kolestomalı hastalara özgüdür. Buna rağmen tip B
timpanogramlar kulak zarı perforasyonu veya kulak kanalında ki katı serümen (veya
50
diğer tıkanıklıklar) varlığı sebebiyle de oluşabilir. Tip C timpanogramlar –100
daPa’nın altında negatif orta kulak basıncını gösterir şekilde negatif basınç zirvesine
sahiptir. Östaki tüpü bozuklukları ile bağlantılıdır, ve ayrıca orta kulakta sıvı
birikiminde bulunabilir (18).
Literatürde, timpanogram şekli açısından tam bir görüş birliği yoktur.
Normal kulaklarda düşük ve yüksek frekanslarda genellikle tek tepeli timpanogram
elde edilir ancak yüksek frekans timpanogramlarda timpanogram bazen çift tepeli
olabilir (24). Normal kulağa sahip yetişkinlerde 226 Hz’te çift tepeli timpanogram
anormaldir. Probe frekansı arttıkça timpanometrik patern daha karışık hale gelir
(20). Probe frekansı arttıkça timpanogram şekli tek tepeliden çift tepeliye doğru
kayar (18, 19).
Çalışmamızdan elde edilen sonuçlara göre 226 Hz’te timpanogram şekilleri
açısından iki grup arasında anlamlı farklılık bulunmazken, 678 ve 1000 Hz’te her iki
grup arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Çalışma grubunda 226 Hz’te en fazla
tek tepeli (%84, 4), an az düz timpanogram (%6, 3), (%9,4) oranında ise çift tepeli
timpanogram elde edilmiştir. 678 Hz’te en fazla çift tepeli (%53, 8), en az düz
timpanogram (%12, 3), (%33,8) oranında ise tek tepeli timpanogram elde edilmiştir.
1000 Hz’te ise en fazla çift tepeli (%76, 9), en az tek tepeli timpanogram (%9, 2),
(%13,8) oranında ise düz timpanogram elde edilmiştir. Kontrol grubunda 226 Hz’te
en fazla tek tepeli (%96), en az düz timpanogram (%0), (%4) oranında ise çift tepeli
timpanogram elde edilmiştir. 678 Hz’te en fazla tek tepeli (%94), en az düz
timpanogram (%2), (%4) oranında ise çift tepeli timpanogram elde edilmiştir. 1000
Hz’te ise en fazla tek tepeli (%54), en az ise düz timpanogram (%2), (%44) oranında
ise çift tepeli timpanogram elde edilmiştir.
Statik admitans; efüzyonlu otitis media, kolesteatoma ve kemikçik
adezyonları gibi bazı kronik otitis media sekelleri, kulak zarı ile veya kemikçik
zincir ile temas halinde olan orta kulak boşluğunu etkileyen lezyonlar, glomus
tümörü, kemikçik kopukluğu, kulak zarı perforasyonu ve kulak kanalı tıkanıklığı
gibi durumlara hassastır (15).
Literatürde, statik admitans değeri ile ilgili evrensel olarak kabul edilmiş tam
bir görüş birliği yoktur. Bu değer okul öncesi çocuklarda 0,2- 0,9 mmho,
yetişkinlerde 0,3- 1,4 mmho olarak bildirilmiştir (20). Hall, 1987; yetişkinlerde
51
admitans değerinin alt sınırı olarak 0,5mmho, ortanca değer olarak ise 0, 91mmho
olduğunu bildirmiştir (43). Calandruccio ve diğ, yaptıkları çalışmada 226 Hz, 630
Hz, 1000 Hz probe tone’un admitans değerlerini karşılaştırmışlardır. Buna göre;
yetişkinlerde 226 Hz’te admitans değeri 0,360-1,113 mmho, 630 Hz’te 0,814- 4,139
mmho, 1000 Hz’te 0,867- 4,690 mmho olarak bildirilmiştir (44). Margolis ve
Shanks’ a göre 678 Hz probe tone’da statik admitans değerinin alt sınırı 1,50 mmho,
ortanca değeri 2,90 mmho, üst sınırı ise 3,80 mmho olarak verilmiştir (45).
Azalmış statik admitansın nedenleri arasında, otoskleroz ve orta kulak
sıvısının varlığı bulunmaktadır. Orta kulak sıvısı, orta kulak boşluğundaki havanın
hacmini azaltır ve kemikçik zinciri nemlendirir bu şekilde orta kulak sistemininin
katılığını arttırır. Orta kulak tamamen sıvı ile dolduğunda, orta kulak sistemi normal
fonksiyon göremez ve bir sert duvar gibi vazife görür. Düz timpanogramın en sık
nedeni orta kulak sıvısının varlığı olmasına rağmen ayrıca serümen veya timpanik
membran perforasyonunda da düz timpanogram meydana gelir. Artmış statik
admitansın nedenleri; kemikçik kopukluğu, kulak zarı patolojisi, kulak zarının
yüzeyine yapışmış serümen veya sudur (20).
Çalışmamızda, iki grup arasında 226, 678, 1000 Hz probe tone’da yapılan
ölçümlerde istatistiksel olarak anlamlı farklılık elde edilmiştir. Admitans değerleri
bütün probe tone’larda çalışma grubunda daha yüksek bulunmuştur. Çalışma
grubunda ortanca değer olarak; 226 Hz’te 2,1 mmho, 678 Hz’te 5,0 mmho, 1000
Hz’te ise 4,8 mmho statik admitans elde edilirken, kontrol grubunda bu değerler
sırasıyla 0,7 mmho, 1,6 mmho, 1,9 mmho olarak elde edilmiştir. Statik admitans
değerleri literatüre göre kontrol grubunda normal sınırlar içinde kalırken, çalışma
grubunda normal sınırın üstünde elde edilmiştir. Kontrol grubunda probe frekansı
arttıkça admitans değerlerinin yükseldiği bulunmuştur. Çalışma grubunda ise 678
Hz’te admitans değeri 226 Hz’e göre yüksek bulunurken, 1000 Hz’e göre daha
düşük bulunmuştur. Tahincioğlu, Z. (2003), yaptığı çalışmada normal kulaklarda
probe frekansı arttıkça admitans değerlerinin yükseldiğini tespit ettiklerini
bildirmiştir (46). Çalışma grubunda elde edilen artmış statik admitans değerlerinin
kulak zarı patolojisine bağlı olabileceği düşünülmektedir.
Literatürde VT takıldıktan 8 yıl sonra düşük statik admitans oranının %8-
%38 arasında, yüksek statik admitans oranının ise %23- %64 arasında olduğu
52
belirtilmektedir (37). Maalesef, statik admitans ile teşhis sınırlıdır çünkü; normal ve
hasta kulaklardan elde edilen değer aralıkları üst üste binmektedir (20).
Eşdeğer kulak kanalı hacmi; probe ucu ile kulak zarı arasındaki hacmin
ölçümüdür. Normal aralığı yaşa bağlıdır, genç çocukların %90’ında 0,3- 0,9
cm3’tür. Yetişkinlerdeki değeri 0,63- 1,46 cm3’tür (20). Ahn ve diğ. yetişkinlerdeki
aralığın 1,4 +/- 0,3 ml olduğunu bildirmiştir (47). Kulak zarı sağlam ise genç
çocuklarda yaklaşık olarak 0,5- 1 ml, büyük çocuklarda ve yetişkinlerde 0,65 ml ve
1,75 ml arasındadır. Kulak zarı sağlam değilse daha büyük değerler elde edilir,
çocuklarda 2 ml’den, yetişkinlerde ise 2,5 ml’den daha büyük sonuç elde edilir.
Ancak bazı çocuklar sağlam kulak zarına sahip olmalarına rağmen geniş kulak kanalı
hacmine sahiptirler (24). Sıvı birikimi ile timpanik mebran perforasyonu veya
kolesteatoma olduğu zaman hacim normal aralıkta çıkabilir bu durum perforasyonu
belirlememizi olumsuz etkiler (20).
Çalışmamızda, eşdeğer kulak kanalı hacimleri yönünden iki grup arasında
anlamlı farklılık bulunamamıştır. Her iki grupta hacimler ortanca değer olarak 1, 5
ml bulunmuştur. Literatüre göre her iki grupta da hacim normal sınırlarda yer
almaktadır.
Literatürde, akustik refleks eşiğinin normal işitmeye ve normal orta kulak
fonksiyonuna sahip bireylerde işitme eşiğinin 70-80dB üzerinde elde edilebileceği
belirtilmiştir (20). İpsilateral ve kontralateral refleks ölçümünün hassasiyeti
konusunda literatürde farklı görüşler yer almaktadır. Parra, Müller’in (1962),
ipsilateral refleks eşiğinin kontralateral reflekse göre 2-16dB daha düşük olduğunu,
Laukly ve Meir’in (1980), ise iki refleks ölçümü arasında bir fark olmadığını
belirttiklerini bildirmiştir (48).
İletim tipi işitme kaybının varlığında, sesin iç kulağa geçiş sisteminin
bozulmasından dolayı refleks elde edilemez veya refleks eşiği yükselir (20, 48).
Literatürde normal işitmeye sahip bireyler arasında da nadiren refleks elde
edilemeyebileceği belirtilmiştir. Hall ve Weaver (1979), normal işitmeye ve normal
timpanograma sahip bireylerde 4 kHz’te refleks elde edilememe oranını %6
bulmuşlardır. Jerger ve diğ (1972), 4 kHz’te bir kulakta %56, iki kulakta %28; 2
ve 4 kHz’te bir kulakta %4, iki kulakta %4; 500 Hz, 1, 2 ve 4 kHz’te bir kulakta
%4, iki kulakta %4 oranında refleks elde edemediklerini bildirmişlerdir (43).
53
Literatürde probe frekansları ile refleks eşiklerinin değişiklik gösterdiğini bildiren
çalışmalar vardır (48, 49). Parra, Rawool (1998) ve Lu’nun (1991) kendi
çalışmaları ile uyum gösterdiğini ve 678 Hz probe tone ile 226 ve 1000 Hz probe
tone’a göre daha yüksek refleks eşiği elde edildiğini belirttiklerini bildirmiştir (48).
Ferekidou , 1000 Hz probe tone ile 226 ve 678 Hz probe tone’a göre daha yüksek
refleks eşiği elde ettiklerini bildirmiştir (49).
Çalışmamızda, iki gruba da 226, 678 ve 1000 Hz probe tone’da akustik
refleks ölçümü yapılmış ve 678 Hz’te iki grup arasında anlamlı fark bulunamazken
226 Hz probe tone’da 500, 1000 ve 4000 Hz’te anlamlı fark bulunmuş, 1000 Hz
probe tone’da ise bütün uyarı frekanslarında anlamlı fark elde edilmiştir. Refleks
elde edilme oranları kontrol grubunda daha yüksek bulunmuştur. Her iki grupta da
refleks elde edilme oranı en fazla 226 Hz probe tone’da bulunmuştur. En az refleks
elde edilme oranı ise 678 Hz probe tone’da meydana gelmiştir. Bu durum
literatürdeki bazı çalışmalarla uyum göstermektedir. Ancak 678 Hz’teki refleks elde
edilme oranının çalışma grubunda kontrol grubuna göre daha fazla olması ve 226 ve
1000 Hz probe tone’a göre iki grupta da çok fazla düşüş olması dikkat çekicidir.
Literatürde, adenoid hipertrofisinin genellikle devamlı nazofarengeal
süpürasyonla ve östaki tüpünün disfonksiyonu ile bağlantılı olduğu belirtilmektedir
(6). Adenoidektomi, otitis media’yı önlemek için ya ayrı ya da tonsillektomi ile
birlikte yaygın olarak kullanılan cerrahi bir yöntemdir (24). Adenoidektomi, 3 ve 3
yaşından büyük çocuklarda nazofarengeal tıkanıklık ve tekrarlayan adenoiditis varsa
düşünülmelidir (28). Tonsillektomi, orta kulak hastalığı ile ilgili tekrarlayan tonsilit
hikayesi olduğunda çocuklara yapılmalıdır (6). Shah, Maw’un çalışmasında
adenoidektominin kronik otitis media üzerinde önemli kısa dönem terapatik etkisi
olduğunu belirttiğini bildirmiştir (38). Roydhouse ve diğ. , Yasan ve diğ.,
adenoidektomi ve/veya tonsillektomi birlikteliğinde yapılan VT uygulaması ile
sadece VT uygulaması yapılan kulaklarda görülen komplikasyonlar arasında anlamlı
bir fark saptamamışlardır (13). Yasan ve diğ. , Maw ve Gates’in, adenoidektomi
ve/veya tonsillektomi eşliğinde VT takılan hastalar ile sadece VT takılan hastalar
arasında komplikasyon açısından anlamlı fark tespit etmediklerini belirttiklerini
bildirmişlerdir (13). Ayrıca literatürde, sadece VT takılan grup ile sadece
adenoidektomi yapılan grup karşılaştırılmış aralarında anlamlı fark bulunamamıştır.
54
Fakat VT ile adenoidektominin birlikte yapıldığı kişilerde diğer tedavi yöntemlerine
göre daha fazla yarar sağlandığı bildirilmiştir (50).
Çalışmamızda, toplam 36 vakanın 15’ine VT ile birlikte adenoidektomi ve
tonsillektomi, 17’sine VT ile birlikte sadece adenoidektomi, 4’üne ise sadece VT
uygulaması yapılmıştır.
Çalışmamızda, VT’nin spontan çıktığı grup ile cerrahi ile çıkarıldığı grup da
karşılaştırılmıştır. Çalışmamıza dahil edilen 65 kulağın 39’unda (%60) VT spontan
çıkmış, 26’sında (%40) ise cerrahi ile çıkarılmıştır. Yapılan otoskopik muayene
sonucu, spontan çıkan grupta kulak zarı patolojisi %76,9, cerrahi ile çıkarılan grupta
ise %84 olarak bulunmuştur. Yapılan odyolojik değerlendirmede iki grup arasında
işitme eşikleri açısından 125 Hz, 14 kHz ve 16 kHz’te anlamlı farklılık bulunmuştur.
Spontan çıkan ve cerrahi ile çıkarılan grupta sırasıyla hava yolu işitme eşikleri 125
Hz’te; 10dB (min-5, maks75), 12, 5dB (min 0, maks 70), 14 kHz’te; 5dB (min -5,
maks 55), 0dB (min -10, maks 30), 16 kHz’te 10dB (min -15, maks 55) ve 5dB
(min -15, maks 35) olarak bulunmuştur. Admitans değerleri açısından iki grup
arasında 678 Hz ve 1000 Hz probe tone’da anlamlı farklılık elde edilmiştir. 678
Hz’te spontan çıkan grupta admitans değeri 5,2mmho (min 1- max 9,8), cerrahi ile
çıkarılan grupta 4, 1 mmho (min 1, 2- maks 9, 2), 1000 Hz’te spontan çıkan grupta
5,1 mmho (min 1- maks 15), cerrahi ile çıkarılan grupta ise 2, 8 mmho (min 1-maks
11) bulunmuştur. Odyolojik değerlendirmede ortaya çıkan farklılığın nedeninin
kulak zarı patolojisine bağlı olduğu düşünülmektedir. Yapılan diğer testlerde ise iki
grup arasında anlamlı farklılık elde edilmemiştir.
Yum ve diğ., kalıcı perforasyon oranını VT’nin spontan çıktığı grupta
(%38,3), cerrahi ile çıkarılan gruba (%16,7) göre daha yüksek bulduklarını
bildirmişlerdir (8).
Ventilasyon tüpü uygulaması komplikasyona neden olabilmesine rağmen çok
sık kullanılan bir yöntemdir. Gebhart (1981), otit eğilimli infatları değerlendirmiştir,
bunların yarısına VT takılmış yarısına ise cerrahi yapılmamıştır. Sonuçta VT takılan
infantların daha fazla yarar gördüğü sonucuna ulaşıldığını bildirmişlerdir. Gonzolez
ve diğ. (1986), rastgele seçilen otit eğilimli 65 infantı değerlendirmişlerdir. İnfantlar;
sulfisoxazole profilaksi, VT ve plasebo olarak 3 gruba ayrılmışlar ve sonuçta VT
55
takılan infantların daha fazla yarar gördükleri sonucuna ulaştıklarını belirtmişlerdir
(24).
EOM tüm dünyada çocukluk çağında en sık görülen hastalıklardan biridir.
Tedavi edilmediği zaman kalıcı işitme kaybına yol açabilir. Çocukluk çağında
meydana gelen işitme kaybı alıcı- ifade edici dil gelişimini olumsuz yönde
etkilemektedir Tedavi seçenekleri arasında ise ventilasyon tüpü uygulaması ilk
sıralarda yer almaktadır. VT klinikte EOM’un tedavisinde başarı sağlamanın yanında
komplikasyona neden olan bir uygulamadır. Çocukların yaşam kalitesini düşüren bu
komplikasyonların arasında işitme kaybı da yer almaktadır. Bu nedenle otitis
medianın akut dönemde iken tespit ve tedavisinin yapılması ve çocukların risk
faktörlerinden korunması çok büyük önem taşımaktadır.
56
SONUÇ VE ÖNERİLER
Çalışmamıza, en az 5 yıl önce ventilasyon tüpü tedavisi biten 65 kulak
(36 kişi) ile, odyolojik ve otoskopik muayene bulguları normal olan 50 kulak (25
kişi) dahil edilmiştir. Her iki gruba da otoskopik, odyometrik değerlendirme,
multifrekans timpanometri ve akustik refleks değerlendirmesi yapılmıştır. Elde
edilen bulgular tartışılarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
1. VT takılan grupta kulak zarına bağlı toplam komplikasyon oranı literatüre göre
daha yüksek bulunmuştur, bu durumun minimal kulak zarı patolojilerinin de
komplikasyon olarak kabul edilmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
2. Bireylerin değerlendirme anındaki şikayet durumları sorgulanmış ve VT takılan
gruptaki bireylerin %80’i hiçbir şikayetlerinin olmadığını belirtmişlerdir.
3. Her iki gruba da işitme testi yapılmış ve VT takılan kulakların bazılarında çok
hafif - hafif derecede iletim tipi ve ileri derecede mikst tip işitme kaybı bulunmuştur.
Ayrıca, saf ses ortalaması normal sınırlarda olmakla birlikte bazı kulaklarda alçak
frekanslara doğru düşüş gösteren odyogram elde edilmiştir. Yüksek frekanslardaki
eşikler VT takılan grupta kontrol grubuna göre anlamlı şekilde daha yüksek
bulunmuştur.
4. İki gruba da multifrekans timpanometri değerlendirmesi yapılmış ve her iki
gruptaki kulaklardan bazılarında 226 Hz probe tone’da negatif tepe noktası elde
edilirken, aynı kulaklarda 678 Hz ve 1000 Hz probe tone’da tepe noktası elde
edilememiştir. Çalışma grubundaki bazı kulaklarda bütün frekanslarda tepe noktası
elde edilememiştir, 1 kulakta sadece 226 Hz probe tone’da , 1 kulakta sadece 1000
Hz probe tone’da tepe noktası elde edilememiştir. 1 kulakta ise bütün frekanslarda
pozitif tepe noktası elde edilmiştir. Probe frekanslarına göre farklı sonuçlar elde
edilmesi alçak ve yüksek frekans probe tone’ların birlikte kullanımının faydalı
olacağı görüşünü desteklemiştir.
5. Çalışmamızda, timpanogram tipleri açısından iki grup karşılaştırıldığında bütün
frekanslarda iki grup arasında anlamlı farklılık olduğu sonucunu bulunmuştur.
Çalışma grubunda bütün frekanslarda en çok tip Ad timpanogram, kontrol grubunda
ise 226 Hz’te tip A, 678 ve 1000 Hz’te tip Ad timpanogram elde edilmiştir.
57
6. Timpanogram şekilleri açısından iki grup karşılaştırıldığında, çalışma grubunda
226 Hz’te tek tepeli, 678 ve 1000 Hz’te ise çift tepeli timpanogram elde edilirken,
kontrol grubunda bütün frekanslarda en fazla tek tepeli timpanogram elde edilmiştir.
Probe frekansı arttıkça timpanogram şeklinin tek tepeliden çift tepeliye doğru
kayması literatürdeki çalışmalar ile uyum göstermektedir.
7. Çalışma grubunda kontrol grubuna göre daha yüksek statik admitans değeri elde
edilmiştir. Bu sonuç VT takılan kulaklarda geç dönemde yüksek statik admitans elde
edilebilceği sonucunu desteklemektedir.
8. Eşdeğer kulak kanalı hacimleri arasında iki grup arasında fark bulunamamıştır.
9. İletim tipi işitme kaybı ile uyumlu olarak çalışma grubunda refleks elde edilme
oranı kontrol grubuna göre daha düşük çıkmıştır.
10. Çalışmamızda VT takılan kulaklar VT’nin spontan çıktığı ve cerrahi ile
çıkarıldığı kulaklar olarak ikiye ayrılmıştır. Bu iki grup karşılaştırıldığında cerrahi
ile çıkarılan grupta kulak zarı patolojisi daha yüksek oranda elde edilmiştir.
Admitans değerleri ise VT’nin spontan çıktığı grupta 678 ve 1000 Hz’te daha yüksek
bulunmuştur.
Sonuçta, bütün bulguların ışığında değerlendirme yapıldığında VT’nin geç
dönemde komplikasyonlara neden olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Komplikasyona
neden olabilmesine rağmen VT otitis medianın tedavisinde çok önemli bir yere
sahiptir. Ayrıca orta kulak patolojilerinin erken tanısında multifrekans
timpanometrinin kullanımı büyük önem taşımaktadır. Alçak frekans probe tone ile
belirlenemeyen bazı patolojik durumların yüksek frekans probe tone kullanımı ile
daha kolay belirlenebildiği sonucuna ulaşılmıştır.
58
KAYNAKLAR
1. Poetker, D. M., Lindstrom, D. R., Edmiston, C. E., Krepel, C. J., Link, T. R. ve
Kerschner, J. E. (2005). Microbiology of middle ear effusions from 292 patients
undergoing tympanostomy tube placement for middle ear disease. International
Journal of Pediatric Otorhinolaryngology, 69, 799-804.
2. Bilgen, C., Kirazlı, T. ve Aydemir, B. (2003). Efüzyonlu otitis media ve ani
başlangıçlı sensörinöral işitme kaybı. Otoskop, 3, 120-126.
3. Yıldırım, İ., Kıroğlu, M., Aydoğan, B., Okur, E., Tuncer, Ü. ve Erken, E. (2001).
Efüzyonlu otitis mediada otoimmün etyoloji. Otoskop, 3, 141-146.
4. Cüreoğlu, S., Osma, Ü., Akkuş, Z., Meriç, F., Çelik, Y. ve Topçu, İ. (2000).
Sekretuar otitis media frekansı ile meteorolojik parametreler arasındaki ilişki.
Otoskop, 1, 25-28.
5. Vard, J. P., Kelly, D. J., Blayney, A. W. ve Prendergast, P. J. (2008). The
influence of ventilation tube design on the magnitude of stress imposed at the
implant/tympanic membrane interface. Medical Engineering & Physics, 30, 154-163.
6. Hoffman, R. A. (1980). Serous otitis media: A rationale for therapy.
Otolaryngology and Pediatrics of the New York Academy of Medicine, 56(8), 728-
733).
7. Basut, O., Coşkun, H., Erişen, L., Ertürk, A., Tezel, İ. ve Onart, S. (2000).
Paparella ve sheppard ventilasyon tüplerinin etkinliği ve komplikasyonları. Otoskop,
1, 16-19.
8. Yum, J., Park, Y., Jeon, E., Kim, D., Jung, M. ve Lee, D. (2008). Factors affecting
the persistence of tympanic membrane perforation developed with the extubation of
ventilation tube. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology, 72, 49-55.
59
9. Kocatürk, S., Yardımcı, S. ve Erkam, Ü. (2003). Seröz otitli hastalarda ventilasyon
tüpü takılmadan önce orta kulağın serum fizyolojik ile irrigasyonunun postoperatif
otorenin engellenmesi açısından oral antibiyotik kullanımı ile karşılaştırlması.
Otoskop, 2, 64-68.
10. Elden, M. L. ve Marsh, R. R. (2006). Survey of pediatric otolaryngologists:
Clinical practice trends used to prevent and treat blocked ventilation ear tubes in
children. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology, 70, 1533-1538.
11. Hilding, D. A. ve Ammerman, S. (1986). Tympanostomy tube complications and
efficacy in children of a rural community. The Western Journal of Medicine, 144,
318-320.
12. Hochman, J., Blakley, B., Abdoh, A. ve Aleid, H. (2006). Post-tympanostomy
tube otorrhea: A meta-analysis. Otolaryngology- Head and Neck Surgery, 135, 8-11.
13. Yasan, H., Özgan, A., Doğru, H., Tüz, M. ve Uygur, K. (2003). Ventilasyon tüpü
uygulaması sonrası komplikasyonlar. Van Tıp Dergisi, 10(2), 36-39
14. Martin, F.N. ve Clark, J.G. (2003). Introduction to Audiology. (s. 237-274).
Boston: Pearson Education, Inc.
15. Margolis, R.H. ve Hunter, L.L. (2000). Acoustic Immittance Measurements.
Roeser,R.J., Valente, M. ve Hosford- Dunn, H. (Ed). Audiology Diagnosis. (s. 381-
425) Thieme. New York- Stuttgart
16. Margolis, R. H., Van Camp, K. J., Wilson, R. H. ve Creten, W. L. (1985).
Multifrequency tympanometry in normal ears. Audiology, 24, 44-53.
17. Margolis, R. H. ve Goycoolea, H. G. (1993). Multifrequency tympanometry in
normal adults. Ear and Hearing, 14(6), 408-413.
60
18. Gelfand, S.A. (2001). Essentials of Audiology Second edition. (s. 37-91, 219-
257). Thieme. New York-Stutgart,
19. Fowler, C.G. ve Shanks, J. E. (2002). Tympanometry. Katz, J. (Ed). Handbook of
Clinical Audiology. (s. 175-205) Lippincott Williams & Wilkins: Philadelphia
20.Wiley, T.L., Fowler C.G. (1997). Acoustic Immittance Measures in Clinical
Audiology. San Diego-London, 56-64.
21. Purdy, S. C. ve Williams, M. J. (t.y). High frequency tympanometry: A valid and
reliable immitance test protocol for young infants? National Acoustic Laboratories.
10(3), 9-24.
22.Akyıldız, A.N. (1998). Kulak Hastalıkları ve Mikrocerrahisi. Ankara, 32-49, 247-
296, 337-348, 473-510.
23.www.orld.com.tr/pages%5Ckulak.html
24.Bluestone, C.D.,Klein J.O. ve Klein, J.O.(2001).Otitis Media in İnfants and
Children. Third Edition. ( s. 1-16, 256-269). A Harcout Health Sciences Company
25.Akyol, M.U. Pediatrik Kulak Burun Boğaz Hastalıkları. Hacettepe Üniversitesi
Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, (S. 8-31). Ankara: Güneş Kitabevi
26. Jordan, J.A. ve Roland, P.S. (2000). Disorders of the Auditory System. Roeser,
R.J., Valente, M. ve Hosford- Dunn, H. (Ed). Audiology Diagnosis. (s. 85-109)
Thieme. New York- Stuttgart
27.www.seckinulusoy.com/tr/cerrahi-ve-islemler/kulak/12-ventilasyon-havalanma-
tupu-tatbiki.html
28. Corbeel, L. (2007). What is new in otitis media? Eur J Pediatr, 166, 511-519.
61
29. Kılıç, R., Özdek, A., Emir, H., Tarhan, E., Şafak, A. ve Samim, E. (2004).
Efüzyonlu otitis media tedavisinde antibiyotiklerin etkinliklerinin karşılaştırılması:
Ön rapor. Otoscope, 2, 49-53.
30. Flowerdew, G. ve Delaney, M. (2009). Physicians’ knowledge of the
epidemiology, diagnosis, and management of otitis media. Canadian Family
Physican, 55, 70-75.
31. Sanja, S., Dalibor, V., Predrag, S., Zoric, N. ve Gostimir, M. (2004).
Etiopathogenesis of otitis media with effusion in children. Otoscope, 4, 139-143.
32. Morgan, W. (1995). Tympanostomy tubes. Bobby R. Alford Department of
Otolaryngology- Head and Neck Surgery,
33. Lazaridis, E. ve Saunders, J. C. (2008). Can you hear me now? A genetic model
of otitis media with effusion. Department of Otorhinolaryngology, Head and Neck
Surgery, 118(2), 471-474.
34. Secretory otitis media and grommets. British Medical Journal (1981). 282, 501.
35. Burton, M. J. ve Rosenfeld, R. M. (2006). Grommets (ventilation tubes) for
hearing loss associated with otitis media with effusion in children. Otolaryngology-
Head and Neck Surgery, 135, 507-510.
36. Chow, Y., Wabnitz, D. A. M. ve Ling, J. (2007). Quality of life outcomes after
ventilating tube insertion for otitis media in an Australian population. International
Journal of Pediatric Otorhinolaryngology, 71, 1543-1547.
37. Daly, K. A., Hunter, L. L., Lindgren, B. R., Margolis, R. ve Giebink, G. S.
(2003). Chronic otitis media with effusion sequelae in children treated with tubes.
Arch Otolaryngology Head and Neck Surgery. 129, 517-522
62
38. Shah, N. (1991). Otitis media and its sequelae. Journal of the Royal Society of
Medicine, 84, 581-586.
39. Li, Y., Hunter, L. L., Margolis, R. H., Levine, S. C., Lindgren, B., Daly, K. ve
Giebink, G. S. (1999). Prospective study of tympanic membran retraction, hearing
loss, and multifrequency tympanometry. Otolaryngology Head and Neck Surgery,
121, 514-522.
40. Rovers, M. M., Ingels, K., Wilt, G., Zielhuis, G. A. ve Broek, P. (2001). Otitis
media with effusion in infants: Is screening and treatment with ventilation tubes
necessary. Canadian Medical Association, 165(8), 1055-1056.
41. Rovers, M. M., Krabbe, P. F. M., Straatman, H., Ingels, K., Wilt, G-J. ve
Zielhuis, G. A. (2001). Randomised controlled trial of the effect of ventilation tubes
(grommet) on quality of life at age 1-2 years. Arch Dis Child, 84, 45-49.
42. Ferekidis, E., Vlachou, S., Douniadakis, D., Apostolopoulos, N. ve
Adamopoulos, G. (1999). Multiple-frequency tympanometry in children with acute
otitis media. Otolaryngology Head and Neck Surgery, 121, 797-801.
43. Hall, J. W. ve Mueller, H. G. Audiologists’ Desk Reference. (1996).Volume 1
44. Calandruccio, L., Fitzgerald, T. S. ve Prieve, B. A. (2006). Normative
multifrequency tympanometry in infants and toddlers. American Academy of
Audiology, 17, 470-480
45. Grason-Stadler, GSI Tympstar Version 2 Middle-Ear Analyzer. (2003).
Referance Instruction Manual
46.Tahincioğlu, Z. (2003). Orta kulak patolojilerinde multifrekans timpanometri
bulguları. Bilim Uzmanlığı Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara
63
47. Ahn, J., Park, H. J., Park, G., Jeong, Y., Kwak, H., Lee, Y., Shin, J. ve Moon, W.
(2008). Tympanometry and CT measurement of middle ear in patients with unilateral
chronic otitis media. Clinical and Experimental Otorhinolaryngology, 1 (3), 139-
142.
48. Parra, G. F. A., Carvallo, R. M. M. ve Nakagawa, L. (2005). Acoustic reflexes
elicited through 678 and 1.000Hz probe-tone in adults without auditory complaint.
International Archives of Otorhinolaryngology, 9(1), 300-307.
49. Ferekidou, E., Eleftheriadou, A., Zarikas, V., Kandiloros, D., Yiotakis, I.,
Ferekidis, E. ve Korres, S. (2008). Acoustic stapedial reflex in normal adults:
Biological behaviour and determination of threshold levels. ORL, 70, 176-184.
50. Maw, R. ve Bawden, R. (1993). Spontaneous resolution of severe chronic glue
ear in children and the effect of adenoidectomy, tonsillectomy, and insertion of
ventilation tubes (grommet). BMJ, 306, 756-760.